Nesrin, bir mucize
olsun istiyordu hayatında. Öyle bir şey olsun ki bütün çözemediği problemler
kökünden çözülsün. Hepsi çıksın gitsin hayatından ve bir daha da geri
gelmesin. Bütün insanların ortak
problemleri vardı. Ancak kimisi çok çabuk olayların içinden çıkarken kimisi de
olayların içinde boğuluyordu. Nesrinde onlardan biriydi, sorunlarla boğuşmaktan
harap olmuş gibi hissediyordu kendini.
Kalabalık bir eve gelin
olarak gelmişti Nesrin. Kayınvalidesinin de ilk geliniydi ve herkes için yeni
bir alışma süreciydi. Yemek yapmak, evi temizlemek, pazara gitmek ilk yıllarda keyifli
geliyordu Nesrin’e. Ancak zaman geçtikçe evin bütün yükünün kendi omuzlarına
kaldığını hissetmeye başladı. Akşama kadar iş yerinde yoruluyordu, eve gelince
de evin işlerine yetişmeye çalışıyordu.
Evliliklerinin üçüncü
yılında anne olacağının müjdesini vermişti doktoru. Murat da baba olacağı için
çok heyecanlıydı. Ancak Nesrin günden
güne daha çok endişeleniyordu. Her gün iş çıkışı markete gidip evin eksiklerini
alıp eve öyle gidiyordu. Poşet taşımaktan kolları uzamıştı sanki. Eşinin rahat tavrı artık onu rahatsız etmeye
başlamıştı.
En yakın arkadaşı
Gülşen ile birlikte iş çıkışında, konuşa konuşa eve gidiyorlardı.
-Nasıl bu kadar rahat
olabiliyor, görmüyor mu ne kadar yorulduğumu? Bazen gücümün tükendiğini
hissediyorum Gülşen.
-Canım arkadaşım, sen
Murat’ı çok sevdiğin için ilk başta her şeyi üzerine aldın. Onun yapması
gerekenleri de sen üstlendin. Haliyle sen her işi yaptıkça, onun bu evde
sorumluluk alacağı bir şey kalmadı.
-Peki ne yapmalıyım,
nasıl sorumluluk vermeliyim ona?
-Bak aklıma çok iyi bir
fikir geldi. Bizim Şule geçenlerde bir seminere davet etmişti beni. Orda biraz not aldım kendime ve çok
mantıklıydı anlatınlar.
“Bedel ödeyen,
bedel ödediğine değer verir”
-Nasıl yani?
-Sen de Murat’ın sana
ve eve bedel ödemesini sağlayabilirsin.
-Şu an aklıma hiçbir
şey gelmiyor, sadece oturup ağlamak istiyorum.
-Tamam ağla için
rahatlar belki, sonra tekrar düşün bu konuyu. Kafanda çok büyütmene gerek yok.
Biz kimseyi değiştiremeyiz sadece onun sorumluluğunu ona vererek gelişmesine
katkı sağlayabiliriz. Çok küçük bir
çözümle başlayabilirsin. Mesela her sabah evdeki çöpü ona verebilirsin. Akşam
gelirken de ekmek, tuz, patates v.s
ihtiyaçların siparişini verirsin.
Böylelikle yavaş yavaş kendi sorumluluklarına ısınmaya başlar.
-Bir çöp taşımayla,
patates almayla çözülecek iş mi bu ?
-Şöyle bir cümle
yazmıştım not defterime “Hiçbir şey birden bire bozulmaz ve birdenbire
düzelmez. İnsanoğlu yavaş yavaş bozulan ve yavaş yavaş düzelen bir canlıdır”
-Haklısın aslında, biz
aceleci olduğumuz için hızlı sonuç almak istiyoruz galiba.
-Bugün eve git güzelce
dinlen, hamileliğin tadını çıkar biraz. Bu süreç, eşinin sana destek olması
için bir fırsat.
-Öyle olsun bakalım, bir
yerden başlamak lazım.
-Çözümü öyle uzaklarda arama, problem nerdeyse çözüm ordadır.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
0 Yorumlar