HAYAT BAYRAM OLSA

 


                                                  HAYAT BAYRAM OLSA

Bayram sabahlarında bir başka heyecanlanır çocuklar. Yeni bayramlık elbiseler, yeni ayakkabılar, harçlıklar… Bayramı bayram yapan sabah kalvaltıları, mis gibi kokan anne pişisi, baklavalar, lokumlar…

Bayramlar toparlar bizi, kırgın gönülleri, küsen teyzeleri, kuzenleri, enişteleri… Kilometrelerce uzağa yolculuk edenler bile bayram hatrına keyiflenir o yolda. En cimri komşu bile üç kuruş fazla vermek için merhamete gelir.

Dilanur tam da böyle bir heyecanın içindeyken annesi kapıdan seslendi;

-Hadi kızım geç kalıyoruz, daha hediyelik bir şeyler alacağız.

-Tamam annecim, kırmızı kadife elbiseme uygun bir toka bakıyordum çekmecelerden.

-Geçen hafta ablan sana kırmızı beyaz çiçekli bir toka ördü elleriyle, toka kutunun içine bak.

Dilanur heyecanla açtı kutuyu, gözleri sevinçten parlıyordu. En sevdiği renklerden toka yapmıştı ablası. Hem hüzünlendi hem de ablasına nasıl teşekkür edeceğini bilemedi. Ablası döndüğünde ona güzel bir sürpriz hazırlamalıydı. Çünkü ablası hostes olarak Japonya uçuşuna gitmişti.  Bu bayramı onsuz geçirecekleri için biraz içi buruktu.

Hemen tokalarını taktı, annesine yetişmeye çalıştı Dilanur. Her bayram sabahı, annesi önce mahalledeki huzurevine uğrardı. Oradaki yaşlıları ziyaret eder, hediyeler götürürdü. Artık Dilanur da bu tatlı telaşa alışmıştı. Annesinin bu konuya olan hassasiyeti onu da derinden etkiliyordu.

Kevser Hanım kendi anne ve babasını kaybedeli yıllar olmuştu. Onlardan öğrenmişti bayramda büyüklere hürmet etmeyi. Aile büyüklerini ziyaret edip, dua almak ona huzur veriyordu. Anne ve babası yaşadıkları her olaydan bir ders çıkarır ve çocuklarına bunu aktarırlardı. Hatta dededen kalma bir şiir defteri vardı. Her sayfası ders kitabı gibi okutulabilirdi. 

Yaşadıkları zorlukları da, bayram sevincini de vatan sevgisini de kaleme almıştı dedesi. Ne savaşlar, ne bayramlar, ne düğünler, ne cenazeler gelip geçmişti koca ömründen.  Her birini şiirlerine konu ederdi. Gelecek nesiller de haberdar olsun isterdi.

 

 



Şimdi aynı duyguları yaşıyordu bu huzurevinde. Her yaşlı kocaman bir hayat hikayesi, her biri deneyim transferi deposuydu. Evde yaptığı kekleri onlara götürüp beraber yiyorlardı. Kendi evlatlarından daha kıymetliydi Kevser Hanım… Gözlerinin içi bir başka gülüyordu hepsinin. Vefalı olmak kan bağıyla alakalı değildi. Vefalı olmak, bir insanı kıymetlendirmek herkese nasip olmazdı öyle…

Kevser Hanım, kızına da bunun ne kadar önemli olduğunu anlatabilmek için her bayram onu da yanında götürürdü.  Kendi hayatını kurarken gerçek deneyimler kazansın istiyordu. Gerçek yaşanmışlıklardan nasıl deneyim transferi yapacağını ve kendi hayatına nasıl yön vereceğini öğrenmesini istiyordu.

Çocuklarımızın bize bakarak öğreneceği ne çok şey var. Ne demiş büyüklerimiz “Ağaç yaş iken eğilir.”   O zaman yaptığımız her hamlenin bir amacı olmalı.

 

 ===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu






Yorum Gönder

0 Yorumlar