Günün son ışıkları ofisin camına vuruyordu. Yığılan evrakların sesine, kapanmakta olan bilgisayar fanları eşlik ediyordu. İş yetiştirme telaşı ve yorgunluk üzerine sinmişti Aslı’nın. Tüm gün yoğun geçmiş, molalarda bile boş durmamıştı. Masasını toplarken uzun süredir birlikte çalıştığı proje arkadaşına dert yanıyordu…
“Zeynep’ciğim, öyle davranıyorum olmuyor, böyle davranıyorum olmuyor…Ne yapacağımı şaşırdım” dedi üzüntüyle. Patronu bir yandan, erkek arkadaşı bir yandan, babası bir yandan… Kimi, nasıl yöneteceğini bilemiyordu artık Aslı.
“Tamam haydi gel, bir an önce çıkalım buradan. Yemek yiyelim önce, sonra da kahve içerken konuşuruz. Bir sakinleşelim canım..” dedi Aslı’nın koluna girerken.
Mesaileri bitmiş, çarşıya gitmişlerdi. “Ne yesek?” diye düşünüyor, o restorandan bu restorana geziyorlardı. Telefonlarından karekod okuyucusunu açıp menüleri okutuyorlardı. “Yok, burada istediğimiz yokmuş” deyip bir sonrakine geçiyorlardı.
Cadde boyunca ağır ağır ilerlerken Aslı devam etti konuya “Bu adam evlenmek istediğini söylüyor ama adım atmıyor. Patron desen bir rapor istiyor, neymiş efendim fotoğraflar koymamışım. Yeterince yazı yazıp o kadar dil döktüm. Neyine yetmiyor anlamıyorum ki…Babam desen hiç konuşmuyor, adamın derdi yemeğin tuz oranı. Bir türlü tutturamıyormuşum… Bir de çok konuşuyormuşum. Ne yapacağım ben bu etrafımdaki insanlarla?...”
Zeynep sadece dinliyordu arkadaşını. Belli ki duyguları iyice aktifleşmişti. Algılamada kalmayı tercih edip ona yardımcı olmak istiyordu. İhtiyacının farkındaydı. Bir süredir insanları tanımakta bocaladığını, ilişkilerinde zorlandığını biliyordu.
“Şurasının eti iyi görünüyor bir bakalım ne varmış” deyip durdular bir restoranın önünde. Karekodu okutup menüye baktılar tekrar. Onaylayıp geçtiler içeri. Siparişlerini verdiler, beklerken laf lafı açtı.
“Söylesene Zeynep sen olsan ne yapardın?” Arkadaşını yeterince algıladıktan sonra durdu ve düşündü. Sonra ekledi:
“Ne mi yapardım? Bir düşünelim…” bir süre sessiz kaldı.
“Hadisene…” diye sabırsızlandı Aslı, Zeynep’in anlamlı tebessümünü farkedince.
“Yazılımını anlamaya çalışırdım…”
“Nasıl yani?”
“Çok basit… Herkesin doğuştan getirdiği bir yazılımı var…” deyip sakince arkasına yaslandı.
“Ne diyorsun anlamıyorum Zeynep?” diye samimiyetle sordu.
“Karekod diyorum Aslı’cığım... Bak birkaç restorant gezdik. Menüleri nereye yüklemişler? Karekodun içine. Hepsi de birbirine benziyor değil mi uzaktan bakınca? Siyah noktalar ve çizgiler... Okuyucu ile içine girince anlayabiliyoruz ancak. Ara sıcaklar, kahvaltı, çorbalar, ana yemekler, sıcak içecekler, soğuk içecekler, tatlılar… Bazı restoranlarda sadece et yemekleri var, bazılarında sadece çorba. Bazı kafelerde sadece çay varken bazılarında tüm içecekler. Her işletmenin menüsü farklı. İhtiyaca göre…”
Aslı’yı düşünceleriyle baş başa bıraktı bir süre, sonra devam etti Zeynep:
“İnsanlar da böyle… Doğuştan getirdiğimiz özellikler var. Bunlar o menünün içinde yüklü. Sadece nasıl okuyacağımızı bilmemiz gerekiyor. İçeriği anlarsam nerede yemek yiyeceğime daha kolay karar veririm. Malzemelerini bilirsem nasıl bir tat alacağımı anlarım…”
“Ne yani? Telefonu insanların alnına tutup menünün açılmasını mı bekleyeyim?” diye espriyle karışık sordu Aslı.
“Tam değil ama yaklaştın…” dedi gülümseyerek.
“O kadar bunaldım ki artık… Keşke insanın da karekodu olsa… Okutsam da rahatlasam…”
“Ne güzel olurdu değil mi?” diye tebessümle baktı arkadaşına Zeynep. Aslı bir an durdu, düşündü ve şaşkınlıkla ekledi:
“O zaman kendimi, arkadaşımı, patronumu, ailemi tanırım doğru mu anladım?”
Anlayışla, kirpiklerini kapatarak onayladı onu Zeynep.
“Veee yönetebilirim öyle mi?... Ah Zeynep, gerçekten zaman geçiyor ve ben ne yapacağımı bilemiyorum… Yok mu insanın karekodunu tarayabileceğimiz bir okuyucu?”
“Var tabi, eğer gerçekten insanı merak ediyorsan bir seminer var…Doğru soruyu hayata sorman gerekir ki doğru cevabı alabilesin arkadaşım.”
Gözlerine yansıyan ruhunun yardım çığlıklarıyla sordu Aslı:
“Bana bu konuda destek olur musun peki?”
Başını salladı önce Zeynep, “seve seve” diye umut dolu bir sesle yanıtladı. Sonra uzandı, masada duran arkadaşının eline dokundu, bilinç dolu gülümsemesiyle cevapladı onu.
“O halde Kim Kimdir?”
14 Yorumlar
İnsanın kare kodu.cok güzel bir benzetme
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok akıcı güzel bir yazı olmuş 💓
YanıtlaSilİnsanı tanımak bu kadar kolay hem de bu kadar zor
YanıtlaSilAnne baba çocuk ya da herhangi meslek sahibi olarak tanınmaktan daha fazlası... mutlaka keşfedilmesi gereken bir mecra... buyurun Kim Kimdir😊
YanıtlaSilAnne baba çocuk ya da herhangi meslek sahibi olarak tanınmaktan daha fazlası... mutlaka keşfedilmesi gereken bir mecra... buyurun Kim Kimdir😊
YanıtlaSilKim Kimdir ne güzel anlatılmış. Kaleminize sağlık 🍃
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilEvet kim kimdir öğrenmek lazım
YanıtlaSilHayatı kolaylaştırmak adına
Çok güzel bir yazı olmuş... Kaleminize sağlık: )
YanıtlaSilÇok güzel cok anlamlı hiç bu acıdan bakmamışdim:) insanin karekodu... Ellerinize sağlık...
YanıtlaSilmenüden, tabletlere döndü şimdi karekod. Zaman değişiyor, bizim de değişen zaman da kendimizi dönüştürmeye ihtiyacımız var. İnsanları anlamakta, derdimi anlatmakta zorlanan benden.., onları, daha o davranışı gerçekleşmeden bir sonraki hamlesini yaklaşık bilen ve ilişkilede de güçlü olan bene dönüşme imkanı var. peki siz bu gelişime ne kadar açıksınız?
YanıtlaSilİnsanı tanımak önemli. Dönüşüm tanımak ile başlıyor. İlk kapı kim kimdir? Sonrası sonra 🙃
YanıtlaSilEvet Kim Kimdir bir tanısak etrafımizdakileri derdik ki; ne kadar konforlu ilişkiler ve hayat...
YanıtlaSilSüper bir benzetme👏 Bakınca birbirine benziyor ama ayrı, ayrı🎊
YanıtlaSil