15 yıl olmuştu bisiklete bineli… Gerçi çocukluğunda da binerdi. Bayır aşağı kendini salmalarını, arkadaşlarıyla yarışlarını hep anlatırdı. Ama onların hepsi oyun içindi… Şimdi öyle değil… Artık bisiklet onun için bir ulaşım aracıydı. Nereye giderse gitsin,onunla gidiyordu.
O yüzden de bisikletin her şeyini anlar hale gelmişti. Tüm parçalarının nasıl takılıp, söküleceğini bilir. Lastiği patlasa iki dakika içinde tekrar yola devam edecek şekilde tamir edebilirdi. Veya hangi modelin ne özellikleri var? Nerede, hangi amaçlakullanılır? İnsanın boyuna kilosuna göre hangi bisiklet uygundur? İyi bilirdi…
Tabii bunun için epey bir mesai harcamıştı… Ve bisiklet onun için hobi olarak başlayan bir aktiviteden uzmanlaştığı bir hale dönüşmüştü.
İşte ben de böyle bir ustadan bisiklet sürmeyi öğrenmiştim. Ve kendimle de o sırada tanışma fırsatı bulmuştum…
Eşim artık kendine evde bir çırak bulmuş, ben de kırkından sonra bisiklet sürmeyi öğrenen bir kişi olmuştum. Ama sadece bisikleti değil, kendimle ilgili de o kadar çok şey öğrenmiştim ki…
Mesela ben, bir işe başlayana kadar çok zorlanıyormuşum… Çünkü hala bisikletin pedalına basıp hızımı alana kadar zorlanıyorum. Neden mi? Ben bu fıtratta doğmuşum…
Mesela ben, hızdan hoşlanmıyormuşum… Rutin de gitmek ve çok hızlanmamak, benim için bisiklet sürerken çok önemliymiş… Neden mi? Ben bu fıtratta doğmuşum…
Bu sebepten ben bisiklete binmeyi öğrenirken, ilk olarak nasıl hızlanacağımı değil de nasıl durup, fren yapabileceğimi öğrendim. Neden mi? Ben bu fıtrat üzerine doğmuşum…
Mesela herkes, bisiklette manzaraya veya etrafa bakarak giderken, ben direkt önüme bakar, etrafı hiç fark etmezdim. Ve detayda saklı güzellikleri fark edemezdim. Dahayeni yeni “Aaa… Güneş doğuyor. Aaa… Kediler ne güzel oynuyor. Aaa… Kuşlar da ne güzel ötüyor” diye çevremi detayda fark edebilmeye başladım.
Mesela ben, ellerimi gidondan ve ayaklarımı pedaldan kesinlikle ayırmıyormuşum.Çünkü kendimi güvende hissedip, kurallara uygun sürmek istiyormuşum… Neden mi? Ben gerçekten bu fıtratta doğmuşum…
Bisiklete ilk bindiğimde, öğrenmem çok zor olmuştu… Tabii bunun sebebini de sonradan öğrendim. Öyle birinin, seni arkadan tutup, ilerletmesiyle öğrenmekmümkün değilmiş. Bunu da bana bir çocuk öğretmişti. “Pedala bas ve hızlan. Yoksa o bisiklet gitmez Meryem teyze. Zaten o giderken de dengeyi kendi sağlar,” demişti. Korktuğum için hayal gibi geliyordu bana söyledikleri ama doğru çıktı. Teyzesine öğretmişti bisiklete binmenin inceliklerini.
Babaannemin sözü kulaklarımda çınladı “Güzel Meryem’im bir şeyi ilmini bilenden, işin ehlinden öğrenmek lazım…” Demek ki her şeyin ilmini, yaşı kaç olursa olsun o konuda deneyimli olan birinden öğrenmek lazım… Öğrendim de…
İşte böyle başladı… Bisiklet ve “Bir ben var benden içeri” deyip kendimi, insanları tanıma maceram.
Sabah bindiğim bisiklette yaptığım her hareketin, benim fıtratımın bir özelliği olduğunu akşamları gittiğim bir eğitimde öğrendim…
Her sabah yeni şeyler keşfediyordum. Kendimde ve başkalarında…
Herkesin biniş ritmi… Herkesin biniş şekli… Herkesin biniş amacı farklıydı…
Bazıları hızlı tempo da terlerini akıta akıta gidiyordu. Bazıları tin tin, selam vere vere gidiyordu. Bazıları ise müziği son ses açmış ‘Uyanın ey millet. ‘Hayat güzel çok güzel sizde görün‘ diyerek yol alıyordu. Bazıları işe yetişmek için, bazıları işten önce spor yapmak için, bazıları hava almak için, bazıları hava atmak için…
O kadar çok bazıları vardı ki…
Bazıları incecik tekerlekli yol bisikletine… Bazıları kocaman kalın tekerlekli, sürüş konforu yüksek bisikletlere biniyordu. Bazıları önündeki sepetine çiçekle süslemiş bazıları çocuğu için arkaya bir koltuk yerleştirmişti.
Bugün bir saatlik bisiklet sürüşünden sonra oturup yine etrafa bakarken şunu fark ettim.
Her Bisiklete Binen Aynı Yöne Gitmiyordu…
Herkesin yönü farklıydı… Kimi sağa, kimi sola, kimi kuzeye, kimi güneye, kim güneşe doğru, kimi güneşi arkasına alarak gidiyordu…
Evet… Her insanın dünyaya geliş amacı aynıydı ama izlediği yol, izlediği yön farklıydı…
Yönümüz, yolumuz hep iyiye, doğruya doğru olsun. Hep ışığa hep faydaya, güzelliklere doğru olsun. Olsun ki karanlığın siyahında kaybolmayalım…
‘Bir bisiklet bana bunları öğretti. Bakalım şimdi kimden, neyi öğrenip, keşfe devam edeceğim’ derken bir mandalinanın kabuğundan neler öğrendim neler…
Siz de öğrenmenin macera dolu yolculuğuna çıkabilirsiniz. Yeter ki kendinize birfırsat verin… Bir bakarsınız ki hiç dikkat bile etmediğiniz bir şey size hayatınızın dersini verebilir.
Radarlarınız hep açık olsun… İz ve işaretleri kaçırmayın…
15 Yorumlar
Radarlarınız hep açık olsun… İz ve işaretleri kaçırmayın… 🤓 Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHayatı okumayı öğrenmek böyle olur Ellerinize sağlık
YanıtlaSilKendini tanımak ne kıymetli 🌸
YanıtlaSilKendimden bir şeyler bulduğum güzel bir yazı olmuş… Kaleminize sağlık 🍃
YanıtlaSilİnsan etrafına bakıp görebilmeye başladığında görülecek ne kadar çok şey olduğuna hayret ediyor. Görebilenlerden olalım inşallah
YanıtlaSilHer insanın amacı aynı ama izlediği yol aynı değil. insanları böyle tanısak hiç yargılamadan birlikte yaşayabiliriz belki de
YanıtlaSilHerkesin bu dünyaya geliş amacı aynı. Hayatın içerisinde seçtikleri yollar seçtikleri yönler farklı. Seçimlerimiz doğru yönümüz hep beyaza faydaya doğru olsun ki yolun sonu sonsuz Saadet olsun...
YanıtlaSilEvet herkesin yönü farklı 👏👏👏👏
YanıtlaSilHerkes aynı yöne gitmiyor doğru yöne doğru insanlarla gidebilmek nasip olsun
YanıtlaSilRadarlarımız hep açık olsun... Ne güzel temenni 😊
YanıtlaSilRadarlarınız hep açık olsun… İz ve işaretleri kaçırmayın… o kadar güzel ki .. o kadar anlamli ... Kaleminize sağlık çok teşekkürler 💕💕💕💕
YanıtlaSilRadarlarımız hep açık olsun ınsallah 💜
YanıtlaSilÖğrenme modumuzu yükselten bir yazı olmuş 🥳
YanıtlaSilYüreğinize, kaleminize sağlık 🌸
Hayatta her olaydan önce işaret, olaydan sonra da iz olur. Bizim hayatta onları görebilmeniz ne kadar bedel ödediğimiz ile alakalı bir durum. Zihninize, kaleminize sağlık...
YanıtlaSilDoğuştan gelen farklılıklarımız yaptığımız her işe yansıyor. Bunları görmek bilmek ne kadar kıymetli. elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş..
YanıtlaSil