Selim Baba, Elçiler Köyü’nün ilim irfanıyla saygı duyulan bir sakiniydi. Köylü, her türlü meselesinde ona danışır, ondan öğüt alır, ona itimat ederdi. Çünkü bu zamana kadar yönlendirmeleri çok isabetli olmuş, güvenlerini kazanmıştı.
Hem hitabetiyle hem de yaşayışıyla ahlakın da rol modeliydi adeta. Hep şöyle söylerdi “Ahlak, insanın yaratılışına uyumlu davranmasıdır” Köylü de artık ezberlemişti. Bazıları da dibinden ayrılmaz, ondan daha çok istifade etmek ister, her fırsatta soru sorarlardı. Gençler “Selim Baba” derdi ona. Köyün büyükleri de “Gençlerin gönlünü kazanmak kolay iş değil Selim Baba, bizimkiler bizi dinlemiyor ama sen söyleyince tesiri oluyor.” derlerdi.
Elçiler Köyü’nün iyilik elçisiydi Selim Baba. “Yaratılışımız iyilik üzerine!” derdi… “İnsanın tüm organları onu yaşamda tutmaya çalışır, ona verilen süre boyunca ona en üst kalitede hizmet etmeye, onu iyi tutmaya çalışır. İnsan da kendine iyilik yapmalı. Yediğinden içtiğinden tut, her şeyine dikkat etmeli. Hatta sorduğu soruları bile iyi seçmeli ve onu daha iyiye taşıyacak cinsten olmalı…” derdi.
Bir gün, köyün en meraklı ve biraz da hadsiz delikanlısı Osman, Selim Baba’nın etrafını saran topluluğun arasına daldı ve pattadanak sordu… “Selim baba, ben anlamıyorum, insanları tanımak için sorulan sorular ne zaman yanlış oldu? İnsanlar tanışa tanışa, hayvanlar koklaşa koklaşa değil mi ama…” Osman’ı tanıyanlar, onun bu kendini haklı çıkarmaya yönelik girişimini yutmadılar ama bir şey de demediler. Şimdi Selim Baba ne diyecek diye beklediler merakla. Çünkü Osman, aklına geleni konuşan, düşünmeden hareket edip insanları zor durumda bırakan, sınırları olmayan, kendini eleştirmeyen, eleştiriye de açık olmayan kaba saba biriydi. İnsanlara maaşını sorar, haddi olmayan yorumlarda bulunur, yüzlerini kızartırdı… İnsanlar da bazen edebinden cevap vermez susar ve giderdi; bazıları ise “Hadi be, git kendi işine bak” diye onu azarlar, bu da onu sinirlendirirdi. Yine sinirlenmiş olacak ki Selim Baba’yı referans gösterip haklı çıkmaya çalışacaktı. O kadar kendinden emindi ki, o kadar hiçbir şeyin farkında değildi ki…
Selim Baba, Osman’a önce tebessüm etti. Dişini sıkmadan, sabretmeden, kendini zorlamadan aktı kelimeleri ağzından…
“Anahtar olmadan kapı kilidi açılır mı, o eve girilir mi?” “Hayır tabi ki, ne alaka?” Herkes Selim Baba’ya bakıyordu, bu kaba cevap onu kızdırdı mı, Osman’a çıkışacak mı diye. Ama öyle olmadı. Selim Baba gülümseyerek “Alakası şu: Her insanın da bir kapısı ve ona göre de bir kilidi var. Kendi evinin anahtarı ile onu açmaya çalışırsan kapı duvar olur.” Osman, “Nasıl yani?” “Şu yani, senin kilidinle onun kilidi aynı değil. Sen onu izle, onun kilidini bul. Gerçekten tanımak isteyene o kilit de o kilidin anahtarı da buldurulur. Tabi, tanıma niyetimiz ona iyi gelmekse… O zaman onun iyiliğinden de sana bulaştırıyorlar. Yok, niyetimiz sadece kendi merakımızı gidermekse kilit üstüne kilit vurulur”
Osman’ın kafası karışmıştı. Selim Baba “Sen bunları bugün biraz düşün istersen, sonra yine konuşuruz Osman” dedi ve kaldığı yerden devam etti konuşmaya…
Selim Baba, Osman’a kızmamıştı, üzülmüştü. Onun bu kendinden emin halinin bozulması gerekiyordu, şüpheye düşmeliydi. O da bunu yaptı. Teknik olarak vurdu ve kaçtı… Bile isteye, ona sorduğu sorular ve metaforla zihninde bir kaos meydana getirdi. Uzun uzun anlatsaydı, Osman cevabı doğrudan alsaydı kıymeti olmayacaktı, ona faydası da… Selim Baba, yaratılışına uyumlu davranarak, ahlaki bir duruş ortaya koyarak Osman’a hap bilgi vermedi, onu zorladı. Çünkü onun ihtiyacı bu kafa karışıklığıydı… Kendi çıkarını düşünmüyordu. Meğer biz ahlak kavramını ne kadar da sığ algılamışız bu zamana kadar…
Selim Baba, bunun üzerine Osman herkesin içinde daha da saçmalar deyip onun isteğini okşayacak şekilde davranmaya çalışmadı. Onunla zıt düşmeden, nötr bir şekilde onu gerçeğe yönlendirdi. Gerçeğin Sahibi de onu gözetmiş olacak ki Osman anında 3 yaşında çocuğa dönüverdi ve “Tamam” deyip uzaklaştı…
İyilikte net olan ahlakta öncü olur… Boşuna Elçiler Köyü’nün Selim Babası olmamıştı. Cesurca davranıp zorluğa göğüs gerene otomatik olarak o rol veriliyor ve su gibi akıtılıyordu hem de “Güle güle…”
15 Yorumlar
Netlik her şeyde önemli. 👏🏻
YanıtlaSilRabbimiz iyilik yapmayı bizlere sevdirsin İnsaAllah 🤲🤗
YanıtlaSilİyilikte net olan ahlakta öncü olur...Ne kıymetli bir ölçü, emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilNe kadar da güzel anlatılmış, tarif edilmiş; doğru davranış, doğru örnek ile algılamamız da doğru olduğunda aktarımımız da doğruluk üzerine olur. ALLAH, Selim Baba gibi fayda üzerine aktarımlar yapmayı nasip etsin... :))
YanıtlaSilHer davranışın bir de getirisi var. Buna yön verecek tabi insan. Doğru tepkiler verenlerden ve almayı hak edenlerden olabilmek ne güzel. Teşekkürler farkındalık kattığınız güzellikler için.
YanıtlaSilNe kadar sıcak bir yazı olmuş, çok anlamlı :)
YanıtlaSilİyilikte net olanlardan olabilmek dileğiyle...
YanıtlaSil“Ahlak insanın yaratılışına uyumlu davranmasıdır ..”
YanıtlaSilKeyifle okudum ♥️🙏
Doğruyu güzel yapmak…
YanıtlaSilCok guzel bir yazi bizimde ihtiyacim var Selim amca gibi buyuklerimize cocukluguma goturdu beni saygi deger Selim amca rabbimiz cogaltsin buyuklerimizi.
YanıtlaSilBoşuna danisilan olunmuyor. Kocaman yüreğin olmalı. Nefesinden değil karşı taraftan yana olmak... Kaleminize saglik
YanıtlaSilİnsan derinleştikte sorduğu sorunununda , sorulan soruya versiği cevabında kalitesi artmaktadır. İnsana en yakışan şey ilim 🤲
YanıtlaSilHersey niyetle başlar çok güzel anlatılmış ellerinize emeğinize sağlik
YanıtlaSilNet olabilmek…
YanıtlaSilHer köyün bir Selim babası olmalı♥️
YanıtlaSil