Camdan dışarıyı izlerken kulağında en sevdiği şarkı çalıyordu. Kısık sesle şarkıya eşlik edip durakları takip etmeye çalışırken, kalp atışları hızlanmıştı. Koskoca bir yaz tatili sonrası lisesine diplomasını almaya gidiyordu, artık mezun olmuştu… Derken inmesi gereken durağın geldiğini gördü Rana, acelece kulaklığı çıkarıp indi.
İşte 4 yılını geçirdiği, anılar biriktirdiği okulu tam da karşısındaydı. Gözleri doldu, gözyaşlarını parmak uçlarıyla silerken rüzgar da destekledi.
Ana kapıdan içeriye girerken bahçenin bıraktığı gibi olduğunu fark etti. Her teneffüs oturdukları çardak gözüne çarptı, sonra da voleybol sahasındaki maçları geldi aklına. Az kavga etmemişlerdi oynarken… Hemen yanındaki çimenlere daldı ardından, yere örtü serip yemeklerini orada yerlerdi. Bazen de derslere girmez çimenlere oturur sohbet ederlerdi. Pantolonları hep çimen lekesi olurdu, annesi kızardı…
“Ne güzel günlerdi ne hızlı geçmiş 4 yıl!” diye düşündü. Okula girdiğinde ise en sevdiği öğretmenini yine aynı köşede soru çözerken buldu, Hasan hoca da hala bıraktığı gibiydi. Koşarak yanına gitti.
“Hoş geldin Ranacığım nasılsın, nasıl gidiyor hayat? Nereye yerleştin bakalım?”
İşte ilk öğretmeninden o malum soru gelmişti. “Nereye yerleştin?” Tüm sene gezmiş, dolaşmış, ders çalışmamış, sınavı sıkı tutmamış olan Rana’ya bu soru çok ağır geldi. Planı diplomayı alıp hızlıca çıkacakken Hasan hocayla göz göze gelmişti bir kere… Kaçamadı. Belki de gelirken heyecansandığı şey stresti, özlem gözyaşları sandığı da gerginlik gözyaşları…
Yapmamıştı çünkü çalışmamıştı istediği gibi, sene başı çok hayali vardı ama sene içi o motivasyonunu koruyamamıştı… Ve o da “Yapamıyorum,olmayacak, artık çok yoruldum!” diyerek bırakmıştı. Pişmandı ama itiraf etmesi de çok zordu. Şimdi ise yerleşemedim demek çok ağrına gidiyordu.
Çekinerek “Benim sıralamam istediğim gibi gelmedi hocam bir kez daha gireceğim sınava.” dedi.
“Umarım bu sene senin için her şey daha güzel olur Rana, sana inanıyorum. Bu arada senden hemen önce İrem geldi, muhtemelen hala yukarıdadır. Onunla da selamlaşabilirsin” dedi Hasan hocası.
Ah o İrem… Tüm sene o kadar çok çalışmıştı ki… Kütüphanede kitaplarının üzerinde uyuyakalmasıyla, hocalara her teneffüs soru götürmesiyle, bitirdiği kitaplarla bilinirdi okulda. Rana’nın arkadaş grubuyla pek iletişim kurmazdı, hatta genel anlamıyla kimseyle iletişim kurmazdı. En büyük hayali Tıp Fakültesi kazanmak, doktor olup insanlara yardım etmekti.
O ve arkadaşları İrem’e bakıp “Ne kadar sıkıcı bir hayat, kendini gereksiz yere fazla paralıyor zaten hiç zeki değil kazanamaz Tıp Fakültesini” diye düşünürlerdi. Bunu sesli dile getirmeseler de herkesin böyle düşündüğünden emindi. Sınav sonuçları açıklandığında ise kendi sonucundan sonra en merak ettiği hep İrem’inki olmuştu ama utanıp soramamıştı.
Yukarı doğru merdivenleri yavaş yavaş çıkarken “Kim bilir şimdi nereye gitti, acaba İrem’e haksızlık mı ettik?” diye geçirdi aklından. Merdivenlerin sonunda ise İrem rehber öğretmenleri Özge Hoca ile sohbet ediyordu, Rana kulak misafiri oldu.
“Çok teşekkür ederim hocam çok sağ olun ben de çok mutluyum…” gibi teşekkür cümlelerini duyuyordu. Ardından Özge Hoca “Artık Çapa Tıp’tan bize fotoğraf atarsın.” dediğinde ise başından kaynar sular döküldü… Korktuğu başına gelmişti… İrem hayaline ulaşmıştı!
Evet, çok mücadele vermişti çok yorulmuştu ama artık hepsi bitmişti. O artık lisenin başından beri hayal ettiği gibi doktor olacaktı… Oysa lisenin ilk zamanları dersleri hiç anlayamazdı, notları düşüktü, kendisinden kat kat kötü bir öğrenciydi. Ama şimdi işler tam tersine dönmüştü.
“Keşke…” dedi Rana.
“Keşke ben de göze alıp her şeyimi ortaya koysaydım! İrem 1 sene mücadele verdi ama şimdi istediği okulu kazandı, istediği yeri gezmekte istediği etkinliğe gitmekte özgür. “
“Lisenin ilk zamanlarını düşünüyorum da, başladığımda hiç bitmez sanmıştım şimdi ise son sene bile hayal gibi geliyor. Hayattaki her şey gibi bu da geçti ve bitti. Bana kalansa sadece acısı oldu. Keşke bunları daha erken fark edebilseydim. Keşke ben de mücadele etseydim, kendimi elemeyesiydim. En azından deneseydim? Belki çok farkı olurdu o zaman her şey?”
Çünkü vicdan yükü, tüm somuttaki acılara ağır basardı…
Bu hayat böyledir, öykünün içindeyken hiç bitmeyecekmiş gibi gelir, bittiğinde ise hiç başlanmamış…
Her doğan ölür, her yeşeren solar, her gün başlar ve biter.
Bu hayatta her şey geçicidir.
İnsan da bu hayatta bir seçim yapar, bir sınav verir.
O seçim ise bizim hayatımızı şekillendirir.
Hızlıca diplomasını alıp çıktı Rana. İremle konuşmaya cesareti yoktu. Ama kafasında artık birçok şey oturmuştu, İrem’i sadece görmek bile hiç sanmadığı kadar iyi gelmişti. Eve gidip senesini planlamak için can atıyordu. Hemen otobüse attı kendini, yine en sevdiği cam kenarına oturdu.
Hemen eve gidip çalışmaya başlamak istiyordu. Gaza gelerek karar verdiği bir şey değildi bu, sadece gerçeklerle resmen yüzleşmesiydi. Yüzü gülüyordu, gülümsemesini durduramıyordu…
Peki ya sonuç? Sonuç ne olurdu? Kazanabilir miydi? Bilmiyordu. Ama ilgilenmiyordu da… Daha önce sonucu düşündüğünde ne olmuştu?.. O denemeye razıydı.
Bu sefer kulaklığını takmadı, ihtiyacı yoktu müziğe…
Çünkü zihninin şarkısı ona yeterliydi, bugün için…
Ve hedeflerine konsantre insanın zihin şarkısı, çok güzeldi…
21 Yorumlar
Rana için geç kalmış gibi görünsede kendisi için doğruyu farketmesi çok kıymetli… Bir n azından keşkesini ortadan kaldırdı. Darısı göremeyenlerin başına olsun inşALLAH
YanıtlaSilEllerinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık, niye tazelemek insanı yeniler. Her sabah yeni bir sayfa hayatta. Sayfamız güzellikler dolsun inşaALLAH.
YanıtlaSilÇok doğru keşke denemek için şuan şimdi hedef belirlemeli ve harekete geçmeliyiz .Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı 🌸
YanıtlaSilKeşke dememek için... insana ilim şart koşulmuş ki keşkelerimiz 'iyi ki' olsun
YanıtlaSilHayat geçiyor, her doğan ölüyor. Ölene kadar kendi öykünü yazacaksın demişler insana. Seçimlerin, yapıp ettiklerin.. Kalem senin elinde.. Bakalım ne yazacaksın? Öykün mutlu sonla mı bitecek? Nasıl biterse öyle başlayacak ya… Tekrar düşün bakalım nasıl bitmesini istersin?
YanıtlaSilKeşke ilk söylenenler ilk söylenildiğinde anlaşılabilseydi
YanıtlaSilHayat emek verene mücadele edene karşılığını veriyor
YanıtlaSilÖmür bittiğinde ‘keşke’ dememek için bu dünyanın sadece gezip eğlenilecek bir yaşam değil de bir sınav olduğunu anlayabilmeli insan. İnşALLAH en büyük sınavını farkında olup hazırlığını, tepkilerini doğru verenlerden oluruz. Elinize sağlık🤍
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilSeçimlerimiz, hayatımızı şekillendirir…
YanıtlaSilMesele seçimlerimiz mesele tepkilerimiz…
YanıtlaSilKıymetli olan keşkelerden… bizi pişmanlık ve sakınmaya iten…
YanıtlaSilKeşke.ler hep geçmişteki pişmalıklardir... pişmanlıkların dönuşümlerine sebep veriyorsa ne güzel 🌸
YanıtlaSilKeşke dememek için iyi ki diyebilmek için insanın amaçlarına uygun hedefleri olmalı, herkes Rana kadar şanslı olamayabiliyor, bazen birşeyi kaçırdığımızda çok geç olabiliyor...
YanıtlaSilHerşey gelip geçecek. Bu yıl nasıl gececek dedigin yılı sonunda nasıl bitti ya koca sene diyoruz. Sonunda o yorgunluğu unutacaksam istediğim şeyler için şu an çok yorulmak ne kadar yorucu olabilirki...
YanıtlaSilBu hayatta her şey geçicidir.... Bunu hiç unutmamak duasıyla. emeğinize sağlık...
YanıtlaSilİnsan da bu hayatta bir seçim yapar, bir sınav verir. O seçim ise bizim hayatımızı şekillendirir. Gerçeğe uygun seçimler yapabilmek duası ile...
YanıtlaSilSonuç için çalışmaya odaklanınca artık kulaklarını tıkamanın tam zamanı.
YanıtlaSilAnlık acılar, sonsuza dek sürecekmiş gibi geliyor…en büyük düşman öyle gösteriyor çünkü
YanıtlaSilAna sıkışarak yaşayınca, keşkelerimiz oluyor
Sonra da pişmanlıklarımız
Keşke dememek için andaki zorluklara katlanacak sabrımızın olması dileğiyle
Güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık
Ne güzel bir yazı teşekkür ederim
YanıtlaSil