Mutfak Önlüğü



“Sayın yolcularımız, kaptanınız konuşuyor! Uçağımız piste inmiştir. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz” anonsu ile sıçrayarak uyandı Zeynep. Yan koltuğunda oturan eşini aradı gözleri. Metin, kabin bagajlarını indirmek için ayağa kalkan yolcular arasında boğuşuyordu. Zeynep ise valizleri görünce hatırladı. Yurt dışından birçok kıyafet aldığı için heyecanlıydı. 10 gün süren Uzakdoğu tatillerinin ardından ikisi de yorulmuştu. Havaalanından çıkış işlemlerini tamamlayarak evlerine varmak gözlerinde büyüyordu.

***

Zeynep ve Metin beş yıldır evliydiler. Metin babadan kalma bir tekstil firmasının sahibiydi. Zeynep ise bu firmada dış ticaret sorumlusu olarak çalışıyordu. İşe başladığı ilk aylarda güzelliği ve zekâsı ile Metin’in başını döndürmüştü. Hızla başlayan ilişkileri kısa sürede evliliğe varmıştı.

Zeynep evlendikten sonra işten ayrılarak ev hanımı olmayı tercih etmişti. Metin’in geliri iyi olduğu için maddi kaygıları yoktu. Zeynep haftada üç kez eve yardımcı çağırıyordu. Ütü, çamaşır, bulaşık gibi tüm işleri bu kadına yaptırıyordu. Ne evin içinde ne de evin dışında herhangi bir uğraşı yoktu. Hemen hemen her gün akşam yemekleri için dışarıya çıkıyorlardı ya da eve sipariş veriyorlardı. Gün geçtikçe rahata çok alışmıştı. Rahatlığından ödün vermemek için çocuk sahibi olmak da istemiyordu. Sık sık tatil planları yapıyor ve Metin’in de kendisine ayak uydurmasını bekliyordu.

Zeynep evde boş kaldıkça bazı eşyaları beğenmiyor ve değiştirmek istiyordu. Bir gün perdeler mobilyalara uymadığı için yenilerini sipariş ediyordu. Perdelerin geldiği gün duvar boyasının koyuluğuna takılıyordu. Oturma odasından tatmin olsa mutfak gözüne batıyor. Mutfağı değiştirse yatak odasından rahatsız oluyordu. Bu isteklerini Metin’e kabul ettirmek için akşamları büyük mücadele veriyordu. 

Zeynep’in bu aşırı istekleri gün geçtikçe Metin’i yormaya başlamıştı. Çoğu zaman sırf tartışmaları uzamasın diye Zeynep’e “tamam” demek zorunda kalıyordu. Hiçbir şey yapmadığı gibi şikayetlerinin de sonu gelmiyordu. Zeynep bu davranışlarıyla artık kocasına çekici de gelmemeye başlamıştı. Metin, akşamları işten sonra eve gittiğinde sanki daha fazla yoruluyordu. Bu sebeple eve geç gelmeye başladı.

Metin’in kendisinden soğuduğunu fark eden Zeynep ara ara kocası uyurken onun telefonunu karıştırıyordu. Bir gece Metin’in bir kadınla mesajlaşmalarına rastladı. İlk mesajı atan Metin’di:

- Gamze merhaba. Bugün toplantı için yaptığın üzümlü kekten yarın tekrar yapar mısın? :)

- Merhaba Metin. Tabii ki yaparım, yeter ki sen iste :)

Zeynep okudukları karşısında şok olmuş ve ilk defa kocasını kıskanmıştı. Başından kaynar sular dökülmüş gibi hissetti. Ertesi gün büyük bir öfkeyle ne yapacağını bilmeden evde oturuyordu. Metin’e ağzına geleni söylememek için kendini zor tutuyordu. Tam o esnada kapı çaldı. Gelen Zeynep’in en yakın arkadaşı Yasemin’di. Onun sinirli halini görünce neler olduğunu anlamaya çalıştı. Zeynep olanları arkadaşına anlattı. Yasemin:

- Zeynep’cim güzel başlayan ve devam eden bir ilişkiniz varken bazı hatalı yöntemler ilişkinizin dengesinin bozulmasına neden olmuş. Hayatta insan neden evlenir? İhtiyaç karşılamak için. Kadın ve erkeğe baktığımızda ne kadar da farklılar. Her iki tarafında marifetli ve eksik olduğu yerler var. Ne hikmetse kimde ne eksikse karşı tarafta o var. Karşımızdakinin eksikliğine konsantre olmadan ilişki sürdüremeyiz.

İnsan bu hayatta sadece kendine konsantre yaşayamaz.
 
Bu nedenle evliliklerde kişi, karşısındakinin ihtiyacına konsantre olursa evlilik bir yuvaya dönüşür. Peki, o zaman karşımızdaki kişinin neye ihtiyacı var? 

Ayrıca insanlar hayatlarını sadece keyifli olan şeyleri yaparak geçiremezler. Evde veya çalışıyorsa iş yerinde de kişinin üretimde olması onu mutlu bir insan yapar. İnsanların hayatta üretimde olmaya ihtiyaçları vardır.

İnsanı çekici yapan şeylerden biri de meşguliyettir.


Yasemin’in söyledikleri Zeynep’in kafasında şimşeklerin çakmasına sebep olmuştu. Duydukları ne kadar da doğruydu. Yaptığı hatalar bir bir gözünde canlandı. Kocasının başka bir kadından kek istemesi karşısında ilk defa kendisini sorgulamıştı. “Ben en son ne zaman kek yapmıştım?“ diye düşündü. Cevabı gerçekten hatırlamıyordu. Sadece kek değil, uzun süredir kocası için hiçbir şey yapmadığının farkına vardı ve üzüldü.

Yasemin gider gitmez Zeynep mutfağa geçti. Mutfak önlüğünü giyerken “Bu önlüğü evlenmeden önce ne kadar da özenle işletmiştim” diye iç geçirdi. Beş yıldır ilk defa giydiği bu mutfak önlüğüyle kocasının en sevdiği yemeği yapmaya koyuldu. Aklından geçen düşünceler ve sorularla kekini de o akşam kocası için yaptı. İçini tarifsiz bir huzur kaplamıştı. Artık ilişkisini toparlamak için bir umudu vardı. Anlamıştı ki; eğer bir ilişkide ihtiyaç gören olabilirse ve tüketimlerini azaltıp, üretimlerini arttırırsa, kendisi de ilişkisi de toparlanabilecekti…

Hayatta bozulan ilişkilerin mutlu sonlara varması dileğiyle…

 

Yorum Gönder

9 Yorumlar

  1. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Keyif, mutluluk, kıskançlık, entrika, yüzleşme, farkındalık, dönüşüm… Hepsi çok ince şekilde işlenmiş! Emeğinize sağlık… Pembe dizi tadında, insan sonrasını merak etmiyor değil :)

    YanıtlaSil
  3. Yoğun olan çekicidir...Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  4. Dilerim bizler de , hatalarımızı fark edip bir an önce doğru davranışlar yapmaya başlayabiliriz… Tıpkı Zeynep gibi :)

    YanıtlaSil
  5. İhtiyaç gidermek... İlişkilerdeki kilit mesele çok güzel anlatılmış... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. "...
    İnsan neler yapar isteyince
    Bu bir şey değil düşününce
    Ben de tarifi öğrenince
    Kalktım, sana kek yaptım
    ..." Şarkısını hatırlattı... Keşke insan ilk duyduğunda anlasa....

    YanıtlaSil
  7. Aslında çözüm ne kadar basit ve yakınımızda…

    YanıtlaSil
  8. Birbirimizin ihtiyaçlarını gidermeyecek, eksiklerini tamamlamayacak isek evli kalmanın anlamı nerede?

    YanıtlaSil
  9. insan önce kaybeder, sonra kaybettiginde anlar, kaybettigi şeylerin degerini... anlar ve dönerse ne mutlu :) Zeynep er donenlerden olmuş.. Fitratına uyumlu olmaya.. ya çok gecikseydi, bu oykunun devamı nasıl.olurdu?

    YanıtlaSil