Uzun zamandır takip ettiği o güzel kız, sonunda bir paylaşım yapmıştı. Bildirimi görmüştü ama hoca dersi bir türlü bitirmiyordu... “Bu ders ne zaman bitecek? Acaba ne paylaştı? Geçen gün bahsettiği ruju mu aldı acaba? Onun tanıtımını yapacaktı; kesin o…”
Zaten en son paylaştığı videodaki pantolonu da hala alamamıştı... “Cansu’nun aldığı her şey çok güzel olmak zorunda mı? Ama ne annem ne de babam, asla beni anlamıyorlar. Neden benim de o pantolondan yok ki? Biraz pahalı olabilir evet ama kaliteli ve en önemlisi aynısı Cansu’da var. Daha ne olsun… Zaten ben ne zaman bir şey istesem alınmıyor, benim istediğim hiçbir şey yapılmıyor. Neden benim ailem böyle? Cansu çok şanslı... Ailesi O’nun her dediğini yapıyor.”
Düşüncelerinin arasından, tenefüs zilinin sesi ile çıktı Nil.
Peki, gerçekten de onu zannettiği gibimiydi acaba?
Annesiyle ve babasıyla arası çok iyi değildi ama kötü de sayılmazdı. Başka anneleri ve babaları, kendi ailesiyle kıyaslıyordu. “Benimkiler bana neden böyle davranıyor? Neden bana bunu almıyorlar?..” Ve artık ailesinden o kadar da memnun değildi. “Başkalarının anne babası daha iyi…”
Cansu’nun sahip olduğu şeyler Nil’de yoktu. Nil, yetersiz, ezik, fakir ve mutsuz hissediyordu. Bunları elde edemeyeceği, hiçbir zaman onunki gibi güzel bir hayatı olamayacağı kaygısı ile yaşıyordu günlerini.
Peki sosyal medyaya yansıyan kimlikler, gerçekteki ile örtüşüyor mu? Ne kadar gerçek ne kadar sahte?
Görmeden önce yokluğu hissedilmeyen bir şey, nasıl oluyor da bir anda “mutlaka benim de olmalı” denilen şekle dönüşüyor?
İnsan, kendisinde olmayan ama arkadaşlarında olan o şey yüzünden, en yakınındakilerle ilişkisini bozup, kendisine çok uzak olanla yakınlaşabiliyor…
Bununla beraber, insanın kendine dair beklentileri; iç motivasyonu yıkılıyor…
İnsan şöyle düşünüyor:
Sosyal medyada gördüğüm o güzel kızın ışıltısı nerede, aynada gördüğüm insan nerede? Yanımda eş diye gezdirdiğim göbekli adam nerede? Yeni başlayan dizideki kaslı adam nerede?
Sosyal medyada takip edilenlerle hayatın sundukları arasında uçurum var. İstekler o kadar aşıralaşmış ki hayat bunun çok gerisinde kalmış, gibi bir algı oluşuyor. Her geçen gün insanların daha da mutsuzlaşması için sebepler oluşturuluyor. İnsanlar, elindeki imkanları göremez hale geliyor.
İnsanlara sürekli eksiklikleri hatırlatılıyor. Elde olmayan herşey, varmış gibi hissettiriliyor. Her kısa video, bunu hissettirdiği için, insanlar o sanaldan çıkamıyor. Peki insanın gerçek dünyasına ne oldu?
Çoğu insan, fotoğraf çekilirken en büyük gülümsemeyi yerleştirir suratına…. Sosyal medyada videosunu yayınlamadan önce ne haldedir kişi(?) Saçı başı dağınıktır belki… Belki hep gergin ve mutsuz… Belki, güçsüz… Belki dışarı çıkacak otobüs parası yoktur. Ama ekrana yansıyan yaşamlar bambaşka..
Sadece gördüklerime göre değil, insan, gerçeklere göre olayları değerlendirebildiğinde, istediği şeyin kendisini nereye kadar mutlu edebileceğini irdelemeye başlar.
Annesinin sözleri kulağa ne kadar da mantıklı geliyordu. “Mantıklı değil, tutarlı güzel kızım” dedi annesi. Biraz utandı Nil. Haksızlık etmişti ailesine son zamanlarda. Hem kendine hem onlara eziyet etmişti isteklerine ulaşamadıkça. Onları eski kafalı olmakla, ezik olmakla suçlamıştı. Kalpleri kırılmış mıydı acaba? Şimdi güzel bir kahve yapıp, gönüllerini alırım diye geçirdi içinden. İşte asıl mutluluk, konfor şu anda buradaydı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın kıyası, sadece kendi dünü ile olursa iyi olur, der. Çünkü ancak bu şekilde gerçek bir motivasyona sahip olur insan. Dün yapılamayanların bugün yapılabilir olması… Dün sahip olunamayan değerlere, bugün sahip olunması… Ve ya dün sahip olunan şeylerin, bugün artık olmaması… Ama nihayetinde, insanın yaşamında gerçeğin hakim olması… Ne büyük nimet…
17 Yorumlar
Sosyal medyaya yansıyan kişi ne kadar gerçek…
YanıtlaSilİnsanın kıyası sadece kendi dünü ile👌🏻
YanıtlaSilEllerinize sağlık
YanıtlaSilNe ara yediğimizi içtiğimizi giydiğimizi bu kadar herkese gösterir olduk. Sokakta elma yerken mahcup olunurdu eskiden. Şimdi herkes sahte zenginliklerini paylaşıyor.. işin gerçeği ile sosyal medyadaki paylaşımlar arasında uçurumlar var oysaki. Kaleminize sağlık🌿
YanıtlaSilSosyal medyada takip edilenlerle hayatın sundukları arasında uçurum var. İstekler o kadar aşıralaşmış ki hayat bunun çok gerisinde kalmış, gibi bir algı oluşuyor. Her geçen gün insanların daha da mutsuzlaşması için sebepler oluşturuluyor. İnsanlar, elindeki imkanları göremez hale geliyor.
YanıtlaSilİlizyonun en iyi versiyonu diye düşündüm okuyunca, ellerinize sağlık çokkkk güzel anlatılmış
‘Görmeden önce yokluğu hissedilmeyen bir şey’ insanın bu hayatta mutluluk referansı..
YanıtlaSilAma insan çoğu zaman yanılır..
O halde insanın gerçek referansı ne ?
Emeğinize sağlık 💫
Kıyaslarımızı doğru yapabilirsek üzüntülerimizin azalacağı kesin...
YanıtlaSilGünümüzün vebası haline gelen sosyal medya yalanlarını ne güzel anlatmış. Emeğinize sağlık🌺
YanıtlaSilKıyasımız sahtelikler olmamalı...
YanıtlaSil“ İnsanın dünü ile kıyası “ ne kadar önemli. Dünümden daha iyi miyim?… gerçek soru bu.
YanıtlaSilKıyaslar insanı nasıl da yanıltıyor
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı
Kaleminize sağlık
Nihayetinde, insanın yaşamında gerçeğin hakim olması… Ne büyük nimet…
YanıtlaSilEllerinize sağlık..
Fatma Aydın
YanıtlaSilÇok güzel emeğinize sağlık💐
YanıtlaSilBu durumların bize verdiği zararı anlayabilmek ümidiyle
YanıtlaSilGerçek mutluluğun ölçüsü ne kadar ince bir şekilde verilmiş… kıyasımızı kendimiz dışındakilerle yaptığımızda neler kaçırdığımızı bir bilsek…
YanıtlaSilNasıl da oyalıyor bizi bu durumlar, hayatımızda olanı buradan okuyunca başka bir acı oluyor
YanıtlaSil