SÜRPRİZLİ VELİ TOPLANTISI
Hayatta sürekli bir hareket vardı. Mevsimler gelip geçiyordu. Bu hareketle birlikte her dönemin kendine özgü dinamikleri, hazırlıkları olurdu. Yaz mevsimi de yerini sonbahara bırakmaya hazırlanıyordu. Artık güneş eskisi kadar dik gelmiyor ve erkenden de doğmuyordu. Ağaçların yeşilini turunculara, sarılara bıraktığı bu günlerde çocuklar ve ebeveynleri de okul heyecanı kaplamıştı. Kitapçılarda, çarşıda, pazarda tatlı bir okul telaşı vardı. Bu duyguyu yaşayan annelerden biri de Aylin’di. Zorluklarla büyüttüğü ikizleri bugün okula başlayacaktı. Genelde ikiz çocuklar farklı sınıflarda olurdu. Fakat bu sefer öyle olmamış ikisi de aynı sınıfa denk gelmişlerdi. Bu Aylin için sürpriz olmuştu çünkü aynı sınıfta olmalarını beklemiyordu. Zaten hayat da sürprizlerle dolu değil miydi?
Biri kız biri
erkek olan ikizler birbirinden çok farklıydı. Bu sebeple zorlanmıştı fakat
artık okullu olacaklardı. İçten içe öğretmenlerinin halini düşündü. Kendisi iki
çocukla yorulurken öğretmen 25 çocukla uğraşmak zorundaydı. Üzülse mi sevinse
mi bilemedi. “Kim bilir, bu çocuklarla tüm gün neler yapıyor?” diye içinden
geçirdi. Kendisinin evde defalarca
çıldırmanın eşiğine geldiği günleri hatırladı. Öğretmenlerin halini az çok
tahmin ederek içinden dua etti. Bir yandan da “keşke öğretmenin elinde sihirli
bir değnek olsaydı” diye geçirdi aklından. Dokunsaydı kızının hayatına, dağınık
saçlarına, dağınık odasına... Her şeyiyle dağınık olan kızına. Detaydan bütüne
dağınıktı kızı. Kalemliği, çantası, masası, dolabı, yatağı odası...
Hayal etti kızını, daha okulun ilk gününden itibaren olabilecekleri. Kalemliğinin içinde kesin çöp olurdu, silgisi ortadan ikiye ayrılmış, defterler kitaplar okulda unutulmuş, kapının önünde bekleyen servis. Aylin'in nefesi daraldı, yüzünde gülmekle ağlamak arasında bir ifade belirdi. “Nasıl düzelecek bu kız” diye düşündü? Kızına bazı özelliklerinden dolayı kızsa da iyi özelliklerinin olduğunu da biliyordu. Kızının yardımsever olmasına hemen uyum sağlamasına da bayılıyordu. Kızını bazı konularda özellikle düzen konusunda istediği gibi yetiştirmeyi becerememişti. Acaba öğretmeni kızını dönüştürebilir miydi? İkizlerden kızı böyleyken oğlu daha farklıydı.
Oğlu yatmadan
önce dişlerini fırçalar, bir yere gidilecekse her şeyini hazırlardı. Sanki hiç
yatılmamış gibi görünen yatağını, sabah tekrar düzenlerdi. Bunlardan şikâyeti
yoktu Aylin'in. Ama oğlu da rutinin dışına çıkınca zorlanıyordu. Akşam
yemeğinde çorba olacak, tatlı çayın yanında yenilecek, saat 9.30 uyuyacak.
Çocuk dediğin azıcık yumuşak huylu olurdu ama oğlu sanki sopa yutmuş gibi
katıydı. Nuh der peygamber demez, yanlış da olsa aldığı kararda inat ederdi. Aylin
oğlunun bu durumunu elinden geldiğince tolere ediyordu. Fakat geçen hafta
misafirin yanında kendisini çok utandırmıştı. Misafirlerin çocuklarıyla oyun
oynamak, oyuncaklarını paylaşmak şöyle dursun, odasına bile almamıştı onları.
İki kardeş nasıl bu kadar farklı olabiliyordu? Hâlbuki ikisi de neredeyse aynı zaman diliminde doğmuşlardı. Aralarında dakikalar vardı. Aynı şekilde yetiştirmeye gayret etmişti. İkisinin birbirinden bu kadar farklı olması Aylin'i şaşırtıyor ve problem olarak görüyordu. Peki, bu durum gerçekten problem miydi? Bu sorunların gerçek çözümü var mıydı? Kafasındaki sorularla okulun yolunu tutmuştu. Okula geldiğinde de sorular zihnini bırakmamıştı. Öğretmen nasıl biriydi? Çocuklarına iyi gelecek miydi? Bir yandan çocuklarını sınıfa yerleştiriyor bir yandan sorular zihninde dönüp duruyordu. İkizlerini yan yana oturttu ve dışarı çıktı. Dışarda öğretmen velilerle kısa bir konuşma yaptı.
“Sizin eğitimle alakalı beklentilerinizi tahmin edebiliyorum. Hepimiz çocuklarımızın ideal insanlar olmasını istiyoruz. Sahip oldukları kötü özelliklerinin değişmesini bekliyoruz. Ancak çocuklarımızın tek renk olmasını bekleyemeyiz. Hayatta yağmurdan sonra gördüğümüz gökkuşağında bile yedi renk var. Onları sahip olduğu özellikleriyle kabullenip sonra huyların üzerine kişiliklerini geliştirmeyi amaçlamalıyız. Hepimiz için faydalı ve güzel bir yıl geçmesini diliyorum.”
Öğretmen okuldaki kurallarla alakalı birkaç şey daha söylemişti ama Aylin duyduğu bir kelimeden çok etkilenmişti. Huy ve kişilik… Şimdiye kadar farklı kelimeler olduğunu hiç düşünmemişti. Hâlbuki hayatta her şey farklıydı. Ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar hatta aynı evde yetişen iki çocuk, ikizler bile.
Toplantı bittiğinde Aylin'in kafasında yine sorular vardı? Her döngü tekrar ederdi ama kaldığı yerden değil. Şimdiki soruları önceki sorularından çok farklıydı. Kızının huyu neydi? Oğlunun huyu neydi? Nasıl kişilik katacaklardı. Çocukları böyleyse Aylin'in kendisinin huyu neydi? Mesela misafirlerini nasıl ağırlardı, nasıl bir eşti…
Sahi Kim Kimdi?
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
1 Yorumlar
Farklılıklar ceza değil, şifadır :)
YanıtlaSil