FARKLILIKLARIMIZ ASLINDA GÜZELLİKLERİMİZ
Gönül, elinde kahve fincanı ile dışarıyı seyrediyordu. Yağmur sakin sakin yağıyor, havaya o mis gibi koku yayılıyordu. Pencerenin kolunu açıp derin bir nefes almak istedi. Ama açar açmaz yüzüne çarpan soğuk rüzgârla birlikte pencereyi hemen kapattı. Kahvesinden bir yudum alırken dalıp gitmişti bile.
Kafasında sorular dönüp duruyordu. Sanki cevapları kahvenin içinde gizliydi. Dışarıdan bakan biri onun bu hâlini görse, fincanında bu kadar merak edilecek ne bulduğunu düşünebilirdi. Oysa Gönül, çevresindeki hiçbir şeyin farkında değildi. Aklı sadece dünkü veli toplantısında kalmıştı. Öğretmeni, kızı Sude’nin sık sık derse geç kaldığını ve ödevlerini zamanında getirmediğini söylemişti.
Gönül bu sözleri duyunca çok şaşırmıştı. Çünkü kendisini disiplinli bir anne olarak görüyordu. İki çocuk annesiydi ve büyük bir firmada yönetici olarak çalışıyordu. Koskoca firmayı yönetirken zorlanmadığını ama çocuklarını tanımakta zorlandığını fark etmişti.
Gerçekten kızı Sude’yi tanıyor muydu?
Resmen mıknatısın iki ucu gibiydiler; orta noktada buluşamıyorlardı. Oysa Gönül, her sabah kızını erkenden uyandırıyordu. Ama öğretmeni yine de geç kaldığını söylemişti.
Bir süre sonra Gönül karar aldı: Sude’nin toparlanması için çabalayacaktı. Çareyi, kızının davranışlarına müdahale etmekte buldu.
“Odana girer girmez toparla, kıyafetlerini katla. Ödevlerini hemen yap.” diye uyarıyordu sürekli.
Sude arkadaşlarıyla dışarı çıkmak istediğinde ise “Hayır, gidemezsin.” diyordu.
Gönül, tüm bunları kızının düzelmesi için yaptığını düşünüyordu. Ama işler hiç de öyle gitmiyordu. Anne-kız arasındaki sorunlar giderek büyüyordu.
Sude, annesinin bunları sevgisizliğinden yaptığını sanıyordu. Gönül ise kızının kendisinden uzaklaştığını fark ediyordu.
“Kendi kendime işleri düzeltmeye çalışırken, daha da bozuyorum.” diye düşündü.
Kendisini ve ablasını hatırladı. Aynı evde, aynı ortamda büyümelerine rağmen birbirlerinden ne kadar farklıydılar. Öyleyse kızıyla da birebir aynı olması mümkün değildi. Onu olduğu gibi kabul etmesi gerekiyordu.
Değişimin aslında Sude’de değil, kendisinde başlaması gerektiğine karar verdi:
“Değişimi kendimde başlatmalıyım.”
Sonuçta, her insanın doğuştan gelen özellikleri, huyları ve mizacı vardı. Herkes aynı olaya aynı tepkiyi vermezdi. Gerçekten de farklılıklarımızın sebebi neydi? Kim kimdi?
Tam bunları düşünürken kapı zili çaldı. Gönül irkildi. Kapıyı açtığında karşısında Sude vardı.
“Hoş geldin kızım.” dedi ve kızına sıkıca sarıldı.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
2 Yorumlar
Problemlerin çözümümü hep karşımızdakinin değişimine bağlamışız. Doğru bildiğimiz yanlış öylece otomatikleşmiş. Meğer çözüm aynadaki benmişim.
YanıtlaSilHepimiz farklıyız ve bizi geliştiren de birbirimizden farklı insanlarla birleşebilmek....
YanıtlaSil