Yolculuk için hazırlık yapıyordu. Eşyalarını hızlıca toparladı ve yola koyuldu. Ayrılığın acısını kaçarak unutacağını sanıyordu. Yol boyunca yaşadıkları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti Ahsen’in… Yaşadığı güzel anılar, hiç bitmeyecek sandığı vakitler…
Düşündükçe boğazında hissettiği düğüm daha da artıyor, boğulacak gibi oluyordu. Ne yapsa kendisine engel olamıyor gözünden yaşlar istemsizce süzülüyordu… Avazı çıktığı kadar “Neden?” diye bağırmak istiyordu ama bağıramıyordu…
Neden ayrıldığını bir türlü idrak edemiyordu. “Ben onun istediği her şeyi yaptım. Onu gözümden bile sakındım. Nerede yanlış yaptım?” Her zamanki gibi kendini suçluyordu.
İnsan duygu yoğunluğu hissettiği zamanlarda ilişkinin iyi taraflarını hatırlar. Böyle olduğunda, acısı daha da artar.
Duygudan çıkınca aslında karşısındaki kişinin değer vermediğini, ezdiğini hatta sevmediğini fark edebilir.
Salih de böyleydi. Ahsen’i sürekli eleştirirdi. Bir ortamda bulunduklarında; “Neden her seferinde uyarmak zorunda bırakıyorsun ki beni? Of Ahsen! Bir türlü hareketlerini düzeltemedin. Nasıl davranman gerektiğini öğrenemedin.” diye söylenirdi.
Ahsen de Salih’in bu uyarıları onun iyiliği için yaptığını düşünürdü. Arkadaşları onun gözünü açmaya çalıştığında kendinden emin bir şekilde “Beni geliştirmek için yapıyor. Siz anlamıyorsunuz.” diye geçiştirirdi.
İnsan, karşısındakini değiştirmeye çalıştıkça kendi değişir. Kimse, kimseyi değiştiremez. Ancak o kişi de bunu isterse… Gerçekten seven kişi, sevdiğini eksiği ile hatası ile onukabul eder. Çünkü bu, yaratılışın bir parçası… Değişmesi gereken şeyleri onun iyiliği için söyler. Ama nasıl? Kimse yokken… Ve üzmeden, kırmadan…
Ahsen, Salih’i çok sevdiği için kendine yapılanları göremedi. Sorun da buydu. Hayatımızdaki çoklar…
Sevgimizi fazlalaştırdığımızda doğruyu göremez hale geliriz. Ama asıl esas olan, her şeyde dengenin olmasıdır. Çünkü doğaya baktığımızda her şey denge üzerine kuruludur. Hiç duyduk mu, bir hayvanın “Sensiz yaşayamam” dediğini… Ya da “Ya benimsin ya kara toprağın”diyerek sevdiğine zarar verdiğini. İnsanın, yaratılışında bazı tavırlarını aşırılaştırma meyli var.
Ahsen gözyaşlarını silerken yan koltuktaki teyze dikkatini çekti. Yanında eşi olduğunu tahmin ettiği yaşlı amcaya bir şeyler anlatıyordu. Ahsen konuşulanlara kulak misafiri olmuştu.
Teyze: “Yıllarca ne çok yıprattık birbirimizi bey. Senin için saçımı süpürge ederek sana iyilik yaptığımı sanıyordum. Aslında seni ben şımartmışım. Herkes bana karşı tavrından dolayı seni suçlarken, büyük payın bende olduğunu yıllar geçince anladım. Birbirimizi yeterince tanımadan deneme yanılma yoluyla beraber yaşamaya çalıştık. En güzel zamanlarımızı huzursuz geçirdik. Ama çok şükür artık birbirimizin kıymetini biliyoruz.”
Amca: “Ama ayrı kalmasak yine de anlayamazdık. Şer gibi görünenler hakikaten hayır oluyormuş. Hayatta karşılaştığımız her olayın bir mesajı var.”
Hayatta karşılaştığımız her olayın bir mesajı var…
Ahsen tam da bunları döndürüyordu. “Yaşlı çiftin yanımda bunları konuşması sebepsiz değil. Buradan bana bir mesaj var.” diye düşündü. Ahsen bir aydınlanma yaşıyordu. “Ben de doğru sandığım yanlışlarla ilişkimi yürüttüm. Salih’e iyilik yaptığımı zannederken aslında onu bozdum. Nasıl da fark edemedim… Bu ayrılık belki de bize iyi gelecek.” diye düşünmeye devam etti. Ardından derin bir nefes aldı. İçine bir ferahlık gelmişti. “Onsuz yaşayamam diye düşünürken, şimdi onsuz huzurlu yaşamayı seçiyorum…” diye geçirdi içinden. Bunun için de bazen yokluğun acısına dayanmak gerekiyordu. Düzelmenin yollarından biri de buydu.
İnsan, çıkmaza girdiği zamanlarda kendinden çıkıp etrafa baktığında aslında her şeyin kendisine bir mesaj verdiğini görebilir. Göremese de sistem öyledir… Ya insan? Okumaya hazır mı? Gördüklerini kabul etmeye hazır mı? Kabil, Habil’i öldürdüğünde ne yapacağını bilememişti. Cevabı hemen gözünün önündeydi… Dünyada bir ilk idi… Bir insan ölmüştü… Onu nasıl gömeceğini bilememiş, kargadan öğrenmişti. Bunungibi… Her an ilim var… İyilik yapana da kötülük yapana da… Bazen bir kargadan öğreniriz, bazen bir bebekten, bazen bir olaydan, bazen yaşananlardan… Yeter ki görmek isteyelim…
Hayatın her an bize verdiği mesajları okuyabilmek ümidiyle…
13 Yorumlar
Mesajı almak için iletişime açık olmalıyız ama
YanıtlaSilHer an bize mesaj var anlayabilenlerden olalım İNŞALLAH
YanıtlaSilHayatta herşeyin bir mesajı olduğu gibi
YanıtlaSilHayat bize her an mesaj veriyor yeterki görmek isteyelim… Kaleminize sağlık 🍃
YanıtlaSilİnsanın duyduğu her kelime, karşılaştığınız olaylar insanlar hep bize işaret veriyor biz kopya çekelim diye. İnsan hangi sınava girdi de kopyalar verildi. İnsan gönderilen işaretlere duyarsız kalınca artık o işaretleri göremez olur işaretler de kaybolur. Hassas irdelemek hassas bakmak bilinç vermek Her ana...🌿🌸 İşaretleri okumak niyeti ve duasıyla....
YanıtlaSilKaleminize sağlık… İnsan içinde bulunduğu süreçleri yorumlamakta zorlanabiliyor, duygudan çıkıp olayları realiteye uygun değerlendirebilmek ümidiyle…
YanıtlaSilAllah razı olsun 🌸
YanıtlaSilOlanları önden görebilmek mümkünmüş. Mesajları alabilmek, öğrenebilmek… ne güzel
YanıtlaSil
YanıtlaSilİlişkiler üzerine günümüzden güzel bir Örnek🪷
Mesele o mesajları okuyabilmekte... :)
YanıtlaSilPeki, nasıl?
İnsan ancak gerçeklerle bunu yapabilir.
ALLAH mesajımızı görmeyi, okumayı ve anlamayı nasip etsin..
YanıtlaSilİnsan gerçekten içindeyken göremiyor ..Sen Rabbine sırtını yaslarsan ve onun yasalarına uyumlu yaşarsan, sana gelen işaretleride görürsün .Her yaptığımız işe önce Allah’ımızın rızasını koyalım inşaALLAH 🤲
YanıtlaSilKabil ile Habil'e bağlamanız insanın düşünce mesafesini uzamasını sağlıyor... Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSil