Okula doğru herkese selam vere vere giderken öğrencilerim, ‘Hocam hepsini tanıyor musunuz gerçekten?’ diye sormuşlardı. Çünkü onlar ne yazık ki mahalledeki hiç kimseye selam vermeden büyüyorlardı.
"Tabii ki tanıyorum çocuklar". Ben mahallede büyüyen bir çocuktum. Ve her nereye gidersem gideyim, o mahallenin insanlarını tanımaya çalışırım. Çünkü bilirim ki insan tek başına değil birlikte olunca insanca yaşar.
Mesela benim çocukluğumda mahallemizde, bir bakkal Mehmet amcamız vardı gofret aldığımız…
Annelerimizin “Git bir kilo soğan al” dediği ve her gittiğimizde bir meyve ile ikramlandığımız manav Veysel amcamız vardı…
Ya da annemiz evde olmasa bile anne eksikliğini hiç hissettirmeyen komşu Nermin teyzemiz… O yüzden sokakta oynarken acıkınca veya susayınca illa annemize koşmazdık. Nasıl olsa her evden ekmek arası peyniri veya bir bardak suyu isteyebilirdik.
Bu yüzden biz, ‘Bizim çocuklar’dık… Bizim mahallenin çocuklarıydık... Biz, her zaman bir bütünün parçalarıydık.
Evet, hepimizin mahremini sakladığı bir çatısı, bir evi vardı. Ama hepimizin ortak alanları da vardı. O sokaklarda Ramazan da kocaman iftar sofraları da kurulurdu. Birlikte eğlendiğimiz düğünlerimiz veya birlikte hüzünlendiğimiz cenazelerimiz de olurdu.
O sokaklar biz olduğumuz, birleştiğimiz yerlerdi. Ve biz akşama kadar korkusuzca oynardık o sokaklarda… Çünkü biz bir mahallenin çocuğuyduk.
Ama şimdi öyle mi? Daha komşusunun çocuğu olup olmadığından bile haberi olmayan apartmanlarda yaşıyoruz.
Mesela bizde pazar günleri mahalledeki her evde, akşama doğru haftalık banyo yapılır, temiz pak oturulurdu divanların üzerine… Annelerimiz içinse, esas ondan sonra iş başlardı. Haftalık çamaşırlar beraber yıkanır, hatta biri yıkarken diğeri bütün çocukları doyururdu. Biz böyle birlikte yaşayan bir mahallenin çocuğuyduk…
Şimdi komşunun ne yaptığını bilmeyen bir apartmanda büyüyoruz. Biz de biri hasta mı oldu, biri bir borca mı düştü, birinin bir eksiği mi var? Herkes bundan haberdar olurdu. Neden mi? Çünkü biz birlikte yaşıyorduk.
Çocuklar o kadar masal gibi dinliyorlardı ki sormadan duramadım… Çok mu romantik oldu anlattıklarım size?.. Yok bu, romantiklik de değil, nostalji de değil. Sadece biz insan olmayı, beraber olmayı, birbirimize muhtaç olmayı, ihtiyaç gidermeyi bilirdik.
Mesela bizde ’Ben her şeyi hallederim’ yoktu. Arkadaşımız hastaysa, öğretmenden ödevi alıp, hep birlikte onun evinde ödev yapmaya giderdik. Biz biraz ödev, biraz haylazlık yaparken de komşu teyzemiz bize öyle güzel bir kek yapardı ki… Yemede yanında yat… ‘Hadi yiyin bakalım, yoksa kafanız çalışmaz’ dediğinde biz yumulurduk sevinçle.
Şimdi siz ödevi alıp götürmeyi akıl bile etmezsiniz değil mi?
-‘Hocam kek yapacaklarsa ben giderim valla’ dedi sınıfın en afacanı. Çocuklar o kadar dikkatli dinliyorlardı ki… Bu halleri insanı ümitlendiriyordu. Devam ettim;
İşte çocuklar! Biz böyle birlikte büyüdük ve böyle birlikte yetiştik. Bu zamana kadar da o mahallede yetişen biri gibi devam ediyorum hayatıma.
Eğer komşumun çocuğunun ödevi varsa ’Hadi gel, yapabilir miyiz bir bakalım’ derim. Ya da komşum hastaysa ‘Sana kemik suyuna çorba yaptım, hadi sen dinlen’ derim.
Mesela, sizin kandillerde kapılarınızda kimin astığı belli olmayan kandil simitleri poşetiniz olur mu? Biz de vardı. Bugün de var…
Hâlâ sabahleyin ‘Günaydın. Hayırlı sabahlar. Gününüz bereketli geçsin’ diyen bir komşuyum. ‘Hâlâ’ diyorum çünkü o gülümsemenin bile sadaka olduğunu, bunun bir insanın ihtiyacını giderdiğini bilen bir inanca sahibim. Ve biz, o mahallenin çocukları olarak ölene kadar bunu devam ettireceğiz.
Çocuklardan biri ‘Hocam her sabah buluşup sizinle okula gelebilir miyiz? Hem uykumuz açıldı hem de su gibi aktı geçti zaman’ dedi.
Tamam o zaman. Yarın sabah tekrar görüşmek üzere… Gülümseyin, selam verin ve bir bütünün parçası olun. Çünkü birlikten kuvvet doğar.
Hem biliyor musunuz çocuklar?… Bir mahallenin çocuğu olmak, o sevgiyi, o sahiplenmeyi hissetmektir. Tıpkı inancımızda her zaman arkamızda hissettiğimiz RAB bimiz gibi. Çünkü o eller, onun verdiği rollerle bana dokunan komşu teyzemin, bakkal amcamın, oyun arkadaşımın eli oldu… Ve bunlar beni her zaman güçlü hissettirdi.
O yüzden ben de ölünceye kadar mahallemin çocuğu olarak hissettirmeye devam edeceğim.
Siz de hissedin ve hissettirin olur mu çocuklar? O hâlde kapıdaki bekçi abiden başlayalım selama, ne dersiniz, dediğimde yanımdaki üç beş çocuk hep bir ağızdan, ‘Günaydın Rüstem Amcaaaa’ diye bağırmıştı.
Evet, onlar mahallede büyümemişlerdi ama mahallede büyüyen bir öğretmenleri vardı. Ve elbet ‘Birlikte yaşayınca iyi bir ilişki kurulacağını’ öğretecekti yavaş yavaş…
26 Yorumlar
Çok samimi içten emeğinize sağlık💐
YanıtlaSilÇocukluk arkadaşım dediklerim var hâlâ hayatımda görünce mutlu olduklarım... Elinize sağlık anılarımız güzel kuvvetli ve daim olsun hep birlikte.
YanıtlaSilHayatın ta içinden bir yazı olmuş...Asıl değerleri hatırlamak kıymetli...Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsan bir şekilde büyür ama bir şekilde yetişmez. Onun için doğru yerde doğru insanlarla olmak lazım
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. Gerçekten bizim mahalle de böyleydi
YanıtlaSil50 yaş civarı olunca o günler canlandı gözümde, akşamları müsaitmi siniz annemler size gelicekdiye kapıya gönderilen çocuklardık biz. Komşularımızınla sevinçimizi üzüntümüzü paylaşıdık ama durduğumuz mesafe vardı, şimdi belki gereksiz özgürlükle mahremiyet sınırını bile aşıyoruz ama kalplerimiz çok uzak.çocuklarımıza doğruya ahlakı öğretenlerin çok llması dikeğiyle, emeğinize sağlık
YanıtlaSilMahallede büyümenin konforu... darısı başımıza
YanıtlaSilEmeği geçen herkesin kalemine sağlık… bir an 90 lı yıllara yolculuk yapıp mahallede yaptıklarımız aklıma geldi..
YanıtlaSilBirlik olabilmek ne kadar unutturulmaya çalışılan bir kavram. Bireyselliğin bu kadar ön plana çıktığı bir yerde birlik olabilmek ne kadar kıymetli..
YanıtlaSilben bu öğretmenden istiyorum olur mu
YanıtlaSilİnsan tek başına değildir
YanıtlaSilGüzel farkındalık oldu. Bireyselleşen toplumuzda dikkatli olmak lazım. Tşk ederim
YanıtlaSilTekrar birleşen olmak nasip olsun inşAllah🦋
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş okurken o günlere gittim. Kaleminize sağlık 🍃
YanıtlaSilNe güzel
YanıtlaSilÇok samimi içten…
Mahallede büyümek güzeldi. Bu güzel yazı için teşekkürler.
YanıtlaSilDünya malına sahip olma duygusunun bu kadar insana sahip olmadığı zamanlarda insan insana sahip çıkardı. Komşu,esnaf,akraba...Herkes kıymetliydi. Selam verince şaşırmadığımız günler hayal ediyoruz, elbet bir gün.....
YanıtlaSilKaleminize saglık, okurken kendi hayatlarımızı düşündürdü…
YanıtlaSilOkurken gözlerim doldu... Mahalle günlerim aklıma geldi... Annemin çoğunlukla azarladigi akşama baban gelsin de deyişleri 😊Oruç açmak için ezanı bekleyişlerimiz..
YanıtlaSilİnanan insanlar için hala surdurulmeye çalışılan yerler var çok şükür... Kaleminize sağlık 🌺
Eski, sıcak, biraz gariban ama çoook mutlu günlerdi 😊
YanıtlaSil"Komşunun komşuya neredeyse varis olacak kadar çok hakkı var" diyen bir Peygamberin ümmetiyken, şimdi selam veremez olduk.. Bu içten ve samimi yazınız için çok teşekkür ederiz.
YanıtlaSilYok saymamanın birlik olmanın öneminden ne de güzel bahsedilmiş, içim ısındı okurken, çocukluğumu düşündüm, kaleminize sağlık 🌱
YanıtlaSilEskiden ( büyük, büyük siteler, kocaman evlerimiz yokken, teknoloji çağı bu kadar büyük degilken ) ne güzeldi ilişkiler; komşuluk, arkadaşlık 💕
YanıtlaSilÇocukluğumu hatırlattı bu samimi yazı.. teşekkür ederim..
Çok güzel yazı, teşekkürler 🙏
YanıtlaSilHerkesin bir mahalle anısı canlanmıştır bu yazıda, birleşen olmak ne güzelmiş.
YanıtlaSil1990'larda dizilerde vurgulanmak istenenlerle 2020'lerdeko dizilerde vurgulanmak isteyenlere bakarsak tam da bu yazının bahsettiği uçurumu görebiliriz. Elinize sağlık. Bizi geçmişe götüren çok güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSil