Marketten aldığı gofretin ambalajını soyarken derin bir iç çekti Aslı. İşten çıkmış, işyerinin önündeki durakta evine giden otobüsü bekliyordu. Yaklaşık iki aydır hazırladığı ürün teklifini yöneticilerine sunmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bir yandan da bir nebze olsa acısını dindirmek için homurdanarak gofretini yiyordu. Sunumu hiç de planladığı gibi gitmemişti.
Aslı’yı çok yakın zamanda Ürün Geliştirme bölümünden Proje Yöneticiliğine terfi ettirmişti Emre Bey. Çok havalı gibi gelse de Aslı için hiç kolay bir iş değildi. Çünkü artık yetiştirmesi gereken bir ekibi vardı. Bireysel iş yapmaya o kadar alışmıştı ki düşünmeden pratik bir şekilde her şeyi halledebilirdi. Şimdiyse yeni ekibindeki stajyerler ona soru sorduğunda tekrar düşünmek zorunda kalıyor ve anlatırken çok yoruluyordu. Sadece anlatmak yetmediği gibi yapılanları kontrol etmesi ve yeni direktifler vermesi, sonrasında da üzerinden düzeltmesi gerekiyordu. Zaman zaman terfiyi geri mi çevirseydim acaba? diye düşünmüyor değildi. Bu derin düşüncelerle eve varmıştı.
“Anne, ben geldim.”
Aslı ayakkabılarını çıkarttı, portmantoya kabanını astı ve evden içeri girdi. Sunumuna aldığı geri bildirimin etkisiyle yaşlar gözlerinden süzülmeye başladı.
“Aaa! Hoş geldin kızım hiç duyma-- Ne oldu kızım sana niye ağlıyorsun?”
“Anne ya… İki aydır uğraştığımız teklifi geri çevirdiler. Tek başıma yapmış olsaydım hem bir ayda yapardım hem daha güzel yapardım. İlk defa teklifim kabul olmadı, nasıl proje yöneticisiyim ben ya. Ekibime işi öğretmekten iş çıkaramıyorum, ben mi anlatamıyorum onlar mı öğrenemiyor anlamadım!”
“Al şu suyu iç de gel yanıma hadi.”
Annesinin elindeki suyu aldı, beraber mutfağa doğru gittiler. Bir sandalyeye oturdu, üç yaşındaki çocuk gibi annesine baktı Aslı.
“Bak kızım, insan yetiştirmek hiç kolay değil. Mesela şuradaki mantara bak. Soymaya çalıştığında en ufak bir baskı uygulanırsa hemen dağılıyor değil mi? Ama belli bir ısıda pişirildiğinde önce suyunu salıyor, sonra geri çekiyor ve esneklik kazanıyor. İşte insanlar da böyledir. İnsanlar da toyken en ufak eleştiride, baskıda dağılırlar. Ama hayatta çabalayıp emek sarf ettiklerinde olgunlaşırlar. Yetişirken önce kendisi ustasının peşinden koşar, aynı mantarın suyunu salması gibi. Sonrasındaysa yeterince olgunlaştığında etrafındaki insanlar onun peşinden koşar. Olgunluğunun verdiği esneklikle de her türlü baskıya karşı çözüm üretebilir.”
“Anne mantarla onu nasıl bağladın? Neyse tamam. Diyelim ki onlar mantar, olgunlaşınca esneyecekler. Ben onları nasıl yetiştireceğim o zamana kadar?”
“Şuradaki unu gördün mü? İncecik, çok güzel işlenmiş. Yemeğe az bir şey koyduğunda hemen kıvam katıyor. Sen de öyle olmalısın kızım. İhtiyaçları olduğunda onları desteklemeli, onların emeklerindeki kıvamı bulmalısın. Sen sana ihtiyaç olmadığı sürece onlara müdahale etmemelisin ki kendileri öğrenme süreçlerini başlatsınlar, senin az katkınla da doğru kıvamı tuttursunlar.”
“Tamam galiba anladım. Teşekkür ederim anneciğim, rahatladım. Artık terfiyi geri çevirmeyi düşünmeyeceğim”
“Geri çevirmek mi! Sakın kızım, bugün o kadar hava attım Nezahat’a, benim kızım terfi aldı dedim. Olmaz.”
“Ha ha… Anne sana inanamıyorum ya, hem bu kadar bilgilisin hem de nazar değdiriyorsun bana, nasıl olacak böyle?”
“Hadi hadi…”
“Neyse çok güzel koktu, ne yapıyorsun yemeğe?”
“Mantar Çorbası 😊”
22 Yorumlar
Deneyim nerelerden alınır :) mantar da un da çorbanın yapımı da... Ne güzel tarif edilmiş gerçekler
YanıtlaSilLezzetli bir hikaye :)
YanıtlaSilEllerinize sağlık
YanıtlaSilÇevremizde olan bitenin bizdeki karşılığını doğru verebilmek için deneyim transferinin ne kadar önemli olduğunu, ne güzel yazıya dökmüşsünüz . Elinize sağlık
YanıtlaSilİnsanın hayatının her köşesinde çözüm yanı başında :)
YanıtlaSilBaşarı gerçekten emek ve sabır istiyor👍🏻
YanıtlaSil
YanıtlaSilİnsan yetiştirmek deveye hendek atlatmaktan zor demişler. Yakın çevremiz için zaten zorunluluk bu. Mantar gibi kırmadan çiğliğe saygıyla ve de. Elinize sağlık
Ne tatlı, ne yüz güldüren bir yazı olmuş… 😊 Hakikaten insan yetiştirmenin zorluğuna ve hassaslığına yeniden değinmek çok iyi oldu. Hem de mantar aracılığıyla… :)
YanıtlaSilMesele her işte kıvamı tutturmak.. emeğinize sağlık.. ✨ bağlantı çok güzel.. ❤️
YanıtlaSilÇok samimi bir yazı oomis. Ellerinize sağlık
YanıtlaSilHayatta herşey herşeyle ilişkilidir.Un gibi kıvam verenlerden olalım inşallah 🤗
YanıtlaSilKıvamın değeri hayatımızdaki önemini anlatan güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilHer şey de bir kıvam.olmalı..insan yetiştirme de de kıvam ne kadar onemli ne guzel.anlatilmis..emeklerinize saglik :)
YanıtlaSilİnsan yetiştirmek zordur inşallah kendimiz yetişip bir de yetiştirebilenlerden oluruz..
YanıtlaSilHer şey kıvamında güzel… Mantar çorbası gibi… :)
YanıtlaSilKendini yetiştirmek; insan yetiştirmek aynı görülen konunun detay farkları....
YanıtlaSilBir mantar çorbası ile kızının derdini çözmek ☺️ Ne tatlı bir yazı
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok leziz bir yazı olmuş 😊🌸
YanıtlaSilPişen mantar çorbasına kıvam katabilmek ölçüye göre işin içine karışmaya bağlı demek ki
YanıtlaSilYasa böyledir ekip yetiştirmeyle mantar çorbası birbiriyle ilişkilendirilebilir 😊
YanıtlaSilAnne corbasi her derde deva :))
YanıtlaSilTabiki konumuz anne corbasi degil.... hayatin icinde insanin gelebilecegi en ust nokta hangi isi yaparsaniz yapin, o konuda insan yetistirmek...
Sabir ister, gercegi bilmeyi ister, kabini buyutmeyi ister, baska insanlara konsantre olup ihtiyaclarini algilayabilmeyi ister...
Kaleminize saglik. Guzel bir yazi olmus. 🪷
Hayatın içinden bir yazı :)
YanıtlaSil