Kimse bir diğerinin adına karar veremez ama insanlar sevdiklerinin hatırına verdikleri kararlara sabredebilirler.
Anne, babalar çocukları için en iyisini isterler. En iyi okul, en iyi arkadaş, en iyi meslek ve diğerleri…
Fakat onları zorlayarak değil destekleyerek ya da yaptığı seçimin ne kadar yanlış olduğunu tekrar düşünmesi gerektiği ile ilgili delilleri sunarlar.
Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Bunu yapan aileler olduğu gibi “Evladım sen daha çocuksun anlamazsın. Bak bu işte daha çok para var” ya da “Kızım bu meslek tam kadınlara göre daha az saat çalışılıyor” ve benzeri şeyler söylediğimiz daha çok oluyor sanki?
Nisan’a böyle söylemişti babası. Zaten en büyük sorun buydu. “Bizimkiler beni hiç anlamıyor, beni hiç adam yerine koymuyorlar. Çocukmuşum, ne zaman fark edecekler büyüdüğümü, uff yaaa!..” diye ağlıyordu. Duru ne diyeceğini bilemiyordu. Daha doğrusu bir şeyler söylemek istediği arkadaşına şu an ulaşılamıyordu.
Nisan bağıra çağıra konuşmaya devam ediyordu. “Keşke sizinkilerin çocuğu olsaydım. Her şeyi sana bırakıyorlar. Ne yapsan saygı duyuyorlar.” O’nun söylediği her şeyin tam da zıddını iddia ediyordu. Aslında yardım etmeye çalışıyordu arkadaşının bu kadar üzgün olmasına gerek olmadığını söylüyordu ama…
İnsan bir konuda kendi yaşadıklarının çok zor olduğunu, kimsenin onu anlayamayacağını ve bu işin asla çözülemeyeceğini zannetmeye başladığında bilinci kapanır. Söylenenleri söylendiği şekilde anlayamaz. Dolayısıyla aslında en doğrusu o an onu sadece dinlemek. Şu an akıl vermek için hiç uygun zaman değil. Söylediğim olabilecek en doğru şey olsa bile.
Gençlerin problemi ailelerinin onlarını anlamadığını düşünmek. Ailelerin zorlandığı yer ise çocukların onları dinlemediğinden dertlenmek. Hiç de yanlış değilsiniz…
İnsan genç iken başına gelen problem hiç bitmeyecekmiş gibi dertlenir biraz yaş aldıkça, deneyimleriyle hayatta her şeyin gelip geçici olduğunu öğrenir ve tepkileri değişmeye başlar.
Maalesef hepimiz aynı anda konuşuyoruz onun için de insanlar anlaşılmadığını, duygu ve isteklerine değer verilmediğini zannediyor.
Sadece onun sözü tamamen bitene kadar sabırla dinleyip ne istediğini tam anladıktan sonra “istediğinin bu olduğundan emin misin?” diye ona düşünmesi için vakit verebiliriz. İşte şimdi tam da karşılıklı konuşuyoruz.
Nisan bağırmaktan yorgun düşmüştü artık yatağa attı kendini. Duru içeri gidip ona bir bardak su getirdi. Yalnız da kalınca daha da sakinleşmişti.
“Biliyor musun çok şanslısın aslında!” diye başladı. Nisan “Ne?” diye doğrulup oturdu yatağın üstünde.
“Annene kızıyorsun ama o senin iyiliğini istiyor. Bizimkilere şu okula ne dersiniz diyorum sen seviyorsan biz de severiz yeter ki sen mutlu ol diyorlar. Ya aslında diğer okul daha mı iyi olur diyorum, ikisi de gayet güzel kızım sen ne istersen biz arkandayız diyorlar. Aslında bilmiyorum hangisi daha iyi bilsem niye onlara sorayım ki…”
Bir an kısa bir sessizlik oldu. Mutsuzluğun gri külleri odaya dağılacaktı ki ikiside birbirine bakıp, kahkahalarla gülmeye başladılar. “Aşko sorunlu muyuz biz?” diye karınlarını tuta tuta yerlerde yuvarlanıyorlardı.
Yan odada onları duyan ablası olgun bir yetişkin tavrıyla kollarını birbirine kavuşturup kapıya dayandı ve kızların haline içtenlikle tebessüm ediyordu. Çok değil birkaç yıl önce benzer depresyonları yaşamıştı. Biraz izledikten sonra; “Kendinize geldiniz sonunda şapşallar. Okul seçimi, sınav bitip seçebileceğiniz okullar listesi belli olduktan sonra dert edeceğiniz şeyler değil mi acaba? Zaten girmeyi hedeflediğiniz okulların yaklaşık puanlarını biliyorsunuz. Şimdi sadece sınava iyi hazırlanmakla ilgilenin. Ailelerimiz bizim için her şeyin en iyisini düşünüyorlar zaten. Sadece bazen sizin istediğiniz tarzda değil de kendi bildikleri tarzda anlatıyorlar size.”
İnsan en çok sevdiklerinin iyiliği için uğraşır, yorulur. Biz de bizim derdimizle dertlenen bize yardım etmeye çalışan insanlara karşı biraz naif olmayı denemeliyiz. Çünkü bunu yapmak zorunda değiller, ama yapıyorlar…
Bunun teşekkürünü iyi yapabilirsek kendimizde daha mutlu olacağız aslında…
18 Yorumlar
Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilBizim için çabalayanlara hafif olmak...ne guzel.bir cümle.. bir çok anlatılmak isteyeni kapsıyivermis :) emeklerinize sağlık
YanıtlaSilİnsanoğlu bazen dinlenmek bazen fikir sormak bazen anlaşılmak bazen susulmasını ister....
YanıtlaSilmesele hangi durumda ne istediğini anlamakta...:
Ellerinize sağlık
YanıtlaSilBaşımıza gelen olumsuz diye nitelendirdiğimiz olaylarda bile Allah CC kulunun lehine değil mi?Ama insan olumsuzluğa odaklandığı için göremez ve anlayamaz lehine olanı... Kaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilElinize sağlık🌸
YanıtlaSilÇok başarılı bir yazı emeklerinize saglik...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🍃
YanıtlaSilSanırım insanlık var olduğundan beri ebeveyn ve genç problemleri birbirine çok benziyor ve hiç değişmiyor. Ebeveyn de haklı gençte :)
YanıtlaSilHafif olmak insanları yormamak gerçekten çok kıymetli bir davranış şekli...
YanıtlaSil‘Sen seviyorsan biz de severiz’ ne güzel
YanıtlaSilFarkındalık oluşturan yazı olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilBiz de bizim derdimizle dertlenen bize yardım etmeye çalışan insanlara karşı biraz hafif olmayı denemeliyiz. "Ne kadar anlamlı... Kaleminize sağlık 🌺
YanıtlaSilOysa biz bizi destekleyenlere kötü davranıp, bizi insan yerine koymanı yere göğe sığdıramıyoruz
YanıtlaSilİki tarafında dengeli olması en iyisi,
YanıtlaSilAksi halde iki uç da insanın istemeyeceği bir durum
Her yaşta ergenliklerimiz var. İnsan hedefine ilerlerken aldığı yardımlara teşekkür edebilmeli.
YanıtlaSilHep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan şarkısı geldi. Olay esnasında duyguların aktifliği ile dinlemek zor oluyor gerçekten. Elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilHayatın içinden çok gerçekçi bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌸