İnecek Var!


Tıklım tıkış otobüs, durağa yanaştı. Kalabalıkta çocuğunu kaybetmemek için, elinden sımsıkı tutuyordu. Otobüsün dolu olmasına aldırış etmedi. Geldi ya çok şükür… Fazla da beklemedik aslında, diye düşünerek bindi. Tutunabileceği bir direğe yakın durdu. Çocuğunu önüne alıp düşmesin diye kendine yasladı. Dengesini sağladı ve otobüs hareket etti… Çocuğun okuluna yakın bir eve, temizlik işlerine gidiyordu haftada üç kez. Çıkışta da çocuğu okuldan alıp, eve dönüyordu. Çok uzak mesafe değildi okulla evin arası ama soğuk havalarda yürümek, zor oluyordu.

Otobüse binen bir adam dikkatini çekti. Adamın alnında boncuk boncuk ter vardı. Kıpır kıpırdı; kıvranıyor gibi bir hali vardı. Adam sanki duramıyor gibiydi. Hasta falan mı acaba, kalp krizi mi yoksa diye, dikkat kesildi. Sonra adam yüksek sesle konuşmaya başladı: “Bu nasıl iş arkadaş? Beklemesene durakta bu kadar! Zaten dolu içerisi; daha ne duruyorsun… Bas gaza da gidelim.”

Adam şoföre akıl veriyordu, uzaktan, yukarıdan ve bağırarak… Kadın, sanki kendi yanlış bir şey yapmışçasına mahcup hissetti. Şoförü, durakta soğukta bekleyen insanları düşündü. Evet bu akşam her zamankinden daha kalabalıktı ama duraklar hala doluydu sonuçta… Otobüs durmazsa o insanlar evlerine nasıl gidebilirlerdi? Adamı izlemeye devam etti diğer taraftan. Gerçekten çok acelesi olabilir miydi? Adam hala duramıyordu, sanki içi sıkışıyor gibi, sanki açık havaya çıkması gerekiyor gibi… Anlam veremedi bu duruma. 

Otobüs bir sonraki durağa yaklaşırken adam bu sefer etrafındakileri ite kaka kapıya yöneldi. “Çekilsene ne duruyorsun, inecek var!” orada duran orta yaşlı bir teyzeyeydi bu sefer kükremesi. Teyze hiçbir şey demedi. Başka bir bey “Çekilecek yer mi var, vaktinde yanaşsana kapıya” diye uyardı adamı. Adam hışımla, söylenerek, kapıya doğru ilerledi. 

Kadın adamı izledikçe, bir an önce açık havaya kavuşsa da rahatlasa diye düşünüyordu. Nihayet, otobüsün kapıyı açmasıyla adam kendini dışarı attı. Kadın, oh çok şükür, diye iç geçirdi. Otobüs durakta yeni yolcuların binmesi için beklerken, kadın camdan dışarı bakıyordu. Adamı net bir şekilde görebiliyordu. Duraktaki bankın ayağına bir tekme attı. Sonra duraktaki insanlara omuz atarak kalabalığı aştı ve caddede insanlara, arabalara söylenerek kayboldu.

Kadın o adam gözden kaybolunca bir rahatlama hissetti. Sadece otobüste geçirilen kısa bir sürede bunalmıştı. Böyle bir insan ya hayatımda olsaydı? Bu adamın da annesi, babası, belki karısı ve çocukları vardı. Onlar ne yapıyor acaba diye düşündü? Sonra yüreğinde bir sızı hissetti. Peki ya adamın kendisi? Bu adam bu hayatta kendine nasıl tahammül edebilirdi ki? 

Herşeyden önce bu adam bu hale nasıl gelmişti ? 

İnsan, karşılaştığı olaylara verdiği tepkilerle, dayanıklılığını artırır ya da azaltır.
Bir olayla karşılaştığımızda ilk tepkimiz ne yönde? 

Bir işi ilk defa yapmaya çalıştığımızda ve sonuç alamadığımızda hemen sinirleniyor muyuz? Ve bu davranışı pekiştirerek bir stil haline mi getiriyoruz? 

Ya da sabırla o işi tamamlamaya mı çalışıyoruz?

Haline bir kez daha şükretti. Çocuğunun elini sıktı, “Hadi yavrucuğum bizim durağa gelmek üzereyiz. Kapıya yanaşalım” dedi. Kapının yanındakilere seslendi: “Düğmeye basar mısınız rica etsem? İnecek var!”

Dünyaya, kusursuz bir gözlem ve karar mekanizması ile gelmesine rağmen, insan seçimleriyle, her seferinde daha sabırsız davranacağı bir yola girer. 

Bir meyve çekirdeğinin fidana, ağaca dönüşme süresi..

Bir kuşun yumurtadan çıkması..

Bir bebeğin emeklemeye başlaması...

Bir yaranın iyileşmesi..

Her olay, gerçekleşmesi için bir süre barındırır içinde. Biz acele etsek de etmesek de, bir bebek vaktinden önce yürümez, konuşmaz 

Bir meyve vaktinden önce olgunlaşmaz

Hayat bizden zamana uyumlanmamızı ister, sabretmemizi ister . Biz ise, sabretmekten ziyade tahammül etmeye çalışırız. 

Bütün bir ömür tahammül ile geçmez der Deneyimsel Tasarım Öğretisi. 

Kişinin her olayda kendini haklı görmesi… Başına gelen olumlu olayları kendinden, olumsuzları başkalarından bilmesi… Daha gergin, kızgın ve mutsuz bir yaşam için yeterlidir. 

İnsanın dününden daha mutlu ve başarılı olması için neye, neden ve nereye kadar sabredeceğini bilmesi gerekir. Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insan ilişkilerinde ihtiyaç duyduğumuz bu ölçüleri verir.


Yorum Gönder

26 Yorumlar

  1. RABbim sabr-ı cemilimizi arttırsın 🤲🏻
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. İnsan verdiği tepkiler ile dayanıklılığını artırır veya azaltır... Şu bilgi bir hazine değerinde aslında 🤲🏻 Hatırlatanlardan Allah razı olsun...

    YanıtlaSil
  4. Kimsenin kimseye sabretmek istemediği hatta kendini bu konuda haklı gördüğü, tahammülsüz ve sabırsız hallerin normalleştiği bir dönemde neye neden ne kadar sabretmemiz gerektiğini bilmek ne büyük bir konfor. Sabrın da ölçüsü mü varmış diye düşündüm açıkçası 🙂
    Kaleminize sağlık💕

    YanıtlaSil
  5. Neye neden, nasıl sabır edeceğini bilmek insanı rahatlatıyor. Baskılara karşı verilen tepkilerimiz aslında bir çok taşı yerinden oynatabilir…Peki bunu bilerek yapmak daha konforlu olmaz mi?

    YanıtlaSil
  6. Cok değerli bir yazıydı
    Kaleminize,ilminize saglik✏

    YanıtlaSil
  7. İnsan kendine nasıl tahammül edebilirdi? insanı çokca düşündürecek bir yazı olmuş emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. Bir ömür kendimizle, kendimize tahammül etmek zorunda kalmadan yaşamak dileğiyle... Çok güzel bir bakış açısı..

    YanıtlaSil
  9. Zamana uyumlanabilmek.. tahammülden ziyade sabır gösterebilmek… anlayabilmek duası ile…

    YanıtlaSil
  10. İnsan, karşılaştığı olaylara verdiği tepkilerle, dayanıklılığını artırır ya da azaltır. Doğru tepkiler verebilmek nasip olsun 🍃

    YanıtlaSil
  11. Doğru tepkilerine duygusal dayanıklılığımızın artması nasip olsun

    YanıtlaSil
  12. Verdiğimiz tepkiler bize geri döner

    YanıtlaSil
  13. Her olay, gerçekleşmesi için bir süre barındırır içinde..
    Hayat bizden zamana uyumlanmamızı ister, sabretmemizi ister...
    Nasıl güzel anlatmışsınız kaleminize emeğinize yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  14. Kuranda da geçtiği gibi "İnsan çok acelecidir."
    Rabbim sabırla, suhuletle, sükunetle bize beklemeyi nasip etsin inşallah.
    Çok güzel bir yazı kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  15. O kadar çok var ki bu insanlardan

    YanıtlaSil
  16. Elinize sağlık çok doğru bir tespit :)

    YanıtlaSil
  17. Daha yaşanır bir hayat için dünyadan birilerini atmalı desek önce bizi atacaklar gibi sanki. Herkes mutlu olsa derken herkes benim için yaşasa mı ne diyoruz. Anlayışımız artsa keşke ve de farkındalığımız. Teşekkürler elinize sağlık

    YanıtlaSil
  18. İnsan bir ömür kendiyle ama ömürden sonra? Yine kendiyle …

    YanıtlaSil
  19. Emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  20. Direndikçe uyumlanmadıkça sanki daha fazlası geliyor.. Bunda anlamadın bak şurada anla der gibi ..inşallah anlayabiliriz, sabrımızı artırabiliriz..

    YanıtlaSil
  21. İnsan hayat amacını unuttuğunda anlık tepkilerle yaşamını devam ettiriyor. Anlık hazların peşinden koşup acıdan kaçmaya çalışıyor. Oysa hayatta anlık acılar insanın sabrını artırır.

    O muttakiler sabrederler…

    YanıtlaSil
  22. Emeğinize sağlık hocam. Sabredin! Hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz.

    YanıtlaSil
  23. İnsana kendisinde hata görmek zor gelir, oysa her şey bizimle ilişkili..

    YanıtlaSil
  24. İnsanın en büyük handikaplarından biri sabırsızlık ne yazık ki... Hemen olsun dediklerimizden istediğimiz sonucu alamıyoruz. Bir çözebilsek neler olacak.

    YanıtlaSil
  25. Züleyha şentürk3 Aralık 2023 11:32

    Hayatta karşılaştığımız her zorlukta birşeyler öğreniyoruz önemli olan sabretmek

    YanıtlaSil
  26. Emeğinize sağlık 👏

    YanıtlaSil