Kuzeyden Güneye...


Öğleye doğruydu vakit.. Bilmiyorum kaç saattir yollardaydık..

Bu şehir benim bildiğim o eski Gazze mi? 

Bu sokaklar benim büyüdüğüm, çocukken uçurtmalarımı uçurduğum, sapanla arkadaşım Ayşe’yi kovaladığım sokaklar mı?… Ayşe’m , eski dostum nerelerdedir, nasıldır hali bilmiyorum..

Bu deniz babamın beni omzuna sırtlayarak yüzmeye götürdüğü, buz gibi suyun maviliklerinde kaybolduğum deniz mi? 

Bu gökyüzü Kudüs'ün üzerindeki o parlak gökyüzü mü?

Yürüyorduk… Kuzeyden Güneye

Elimi sımsıkı tutan oğlum…. Ne oldu o sabahtan akşama kadar sokakları topuyla inleten yaramaz çocuğa? Ağzını bıçak açmaz oldu, gözleri puslu…. Bir eli benim elimin içinde titriyordu sımsıkı… Diğer elinde siyah bir poşete doldurduğu eşyaları… 

Bir torbaya sığar mıydı anılar? Bir torbaya sığar mıydı vatanım, evim?

Yollarda tüm tanıdıklarım…

Yol boyunca kimisi benimle beraber yürüyordu … İnce uzun bir kalabalık.. Çocukların ellerinde beyaz atletleri, bayrak yapmışlar. Masumiyetin nişanesi… Bize dokunmayın, ateş etmeyin dercesine.

Gazze’m, sana kimleri geride bıraktık bir bilsen. Onları defnetmeye bile vakit vermediler. Gazze'nin sokaklarında yerlerde yatan dostlarım.. komşularım.. ve çocuklar… ve biz geride kalanlar…

Gazze'nin kedileri bile bizimle beraber düşmüş yollara, Kuzeyden Güneye..

On saat sürdü Refah’a ulaşmak. 

İki aydan fazla oldu nerdeyse Güneyde bez bir çadırın içinde, yağmur altında oğlumu bekliyorum. Daha da güneye gelmiş un yüklü bir tır, kampın tüm erkekleri, çocukları yağmur altında sıraya girdi. Bizim payımıza da iki parça ekmek düştü, yanımızdaki çadırdaki arkadaşım ailecek Han Yunus’tan buraya kadar yürümüşler.. Eşi un alabilmiş kamyondan, pişirdi; herkese iki parça ekmek dağıttı. Az olan ne kadar çokmuş, bereketliymiş meğerse...

Burada da çok kalamayacak gibiyiz. Bize daha da güneye inin dediler…

Soğuk, çok soğuk... 

Üstümüzden geçen bizi yok eden bombalar.. Her tarafı yangın yerine çevirdi. 

Başlarda korkardım ama artık eminim. El ayak çekildi burada kimse yok bize yardım eden.

İbrahim’in en güvende olduğu yer o ateşti. Kimse yoktu yanında ama onun payına da kimsenin payına düşmeyen düşmüştü. 

Bizim sesimizi duyan da yok burada. 

Dünyadan kimse düşmedi payımıza, İbrahim misali, ateşin içindeyiz.

Nemrut’un ateşine düştük ama ateş su oldu bize ; yakmıyor acıtmıyor.. 

Kalplerde bir sekine, eminlik var. Artık sadece dualarımız var...

 

Yorum Gönder

11 Yorumlar

  1. ALLAH razı olsun düşüncelerimizi duygular la yaşattınız....RABbim doğru tepki vermeyi nasip etsin

    YanıtlaSil
  2. İnsanın içini titreten bir yazı.. Kuzeyden guneye..Ne çok anlamı var..

    YanıtlaSil
  3. Onların payına hiç kimsenin payına düşmeyen düştü. Onların payına ALLAH düştü..

    YanıtlaSil
  4. İbrahim misali… Ne yürekten bir yazı… Candan…

    İçimize işledi sanki o yolu yürümüşçesine. Ancak o yolu yürümek düşmez bizim gibilere…

    Sen bizi affet Allah’ım. Zafer ancak senindir..

    YanıtlaSil
  5. Aaaah ahhh....😥

    YanıtlaSil
  6. Ne kadar çok anlam var anlayabilene, ah ah onların payına düşen belli de bizim payımızı hiç düşünüyor muyuz? Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Çok içten bi yazı adeta oraya gidiyor ve yaşıyoruz okurken kaleminize sağlık 🌺💯

    YanıtlaSil