İstek mi? İhtiyaç mı? ...


Sonunda yıllardır bekledikleri gün gelip çatmıştı… Yedi yıldır ne emekler vermiş ne zorluklar çekmişlerdi. Evlilik ile ilgili olan hayalleri gerçekleşmişti. Evlendikleri günden neredeyse iki yıl geçmişti. Sıra haberlerin en güzeline gelmişti. Yaklaşık iki yıl sonra Derya, gözyaşları ile eşi Kadir’e hamile olduğu haberini vermişti. 

Aylar geçti, sonunda o gün geldi... Derya ve Kadir bebeklerini kucaklarına almaya, doğuma gitmişlerdi. Onlarla bu sevinci paylaşmaya aileleri de gelmişti. Bir yandan göz yaşlarını tutamayanlar… Diğer yandan kutlamaya gelenlere ikramlık dağıtanlar… Öteki taraftan bebeği görmek isteyenler... 

Her şey yolunda gidince kısa sürede bebekleri Mehmet’le evlerine dönmüşlerdi. İki kişi olarak çıktıkları eve üç kişi olarak dönmek farklı hissettirmişti. Annesi de Derya’nın yanında kalıp bir süre ona destek olacaktı. Ne de olsa bu konuda deneyimliydi.

İlk aylar belli bir rutinde gidiyordu. Bebeğin beslenmesi, bakımı, uykusu derken günler hızlı geçiyordu. Büyüdükçe bazı problemler çözülürken yerine yenileri ekleniyordu. Kıymet verdikleri Mehmet için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorlardı.

Zamanla Mehmet büyümüş ve okula gitmeye başlamıştı. Ödev yapmayı pek sevmiyordu. Buna rağmen dersleri iyi olan bir öğrenciydi. Okula gitmeyi de seviyordu. Ailesi onun için hiçbir harcamadan kaçınmıyordu. Bir gün arkadaşlarında gördüğü teknolojik cihazlar onu da etkilemeye başlamıştı. O da oyunlar oynamak istiyordu. Bu isteğini ailesine söyleyince Mehmet’e yeni modellerden birini almışlardı. 

Mehmet ilk zamanlar ailesinin söylediği zamanlarda oynuyordu. Gün geçtikçe sadece bilgisayar oyunu oynamaktan keyif alır hale gelmişti.  Daha çok odasında vakit geçirmeye başlamıştı. Artık arkadaşlarıyla da pek görüşmüyordu. Dersleriyle de eskisi kadar ilgilenmiyordu. 

İnsan iyi niyetle başladığı bir şeyde beklemediği sonuçlarla karşılaşabilir. Bazen isteklerimiz bizi zarar verecek yerlere götürebilir.

Mehmet’in anne ve babası da biricik oğulları için üzülüyorlardı. Niyetleri önce Mehmet’i mutlu etmekti. Zaman geçtikçe bu durum Mehmet’le ilgili hiç tahmin edemedikleri yere varmıştı. Öğretmeni de Mehmet’in eskisi kadar derste aktif olmadığını iletmişti. Onlara neden kaynaklanabileceğini sormuştu. Ailesi, Mehmet’le konuştuklarında problemi çözemiyorlardı. Bu konuşmalar onu daha da öfkelendirmekten öteye gitmiyordu. Mehmet oyun oynamadan duramayan hale gelmişti. Harici hiçbir şeyden keyif alamıyordu. İstekleri olmayınca da şikâyet eden, isyan eden bir çocuğa dönüşmüştü.

İnsan öyle yavaş yavaş uzaklaşır ki ihtiyaç duyduğu şeylerden. O kadar yavaş yavaş bozulur ki bozulduğunun farkına bile varmaz. İnsan hayatında her istediği olsun ister. İstekler, yeni istekleri doğurur. ‘’İstemenin sonu yok.’’ derdi eskiler değil mi?

İnsanların sadece istekleriyle iletişime geçildiğinde aşırıya giderler. Bazen de insan imkanlarından dolayı bozulur. Çocuğumuzu yetiştirirken sadece isteklerine odaklandığımızda gerçek ihtiyacını göremeyiz. Bazen insanın ‘hayır’ı duymaya ihtiyacı vardır. Her ‘hayır’da bir hayır vardır. 

İnsan ‘evet’lerle mutlu olacağını zanneder ama ‘hayır’larla yetişir…

İstek ile ihtiyaç aynı şey değildir. İnsan istediği şeyleri de ihtiyacı zannedebilir. İhtiyacı olan bir şeyde aşırılığa gitmezken, isteklerde aşırılaşabilir.

O zaman şunu sormalıyız kendimize ;

İhtiyacımızı ve isteklerimizi ayırt edebiliyor muyuz? 

Gerçekten isteklerimizi yönetebiliyor muyuz? 

İsteklerimizi kontrol edebilir seviyede tutabilir miyiz? 

Ya ihtiyaçlarımız… Onlara öncelik verebiliyor muyuz?

 

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Bazen insanın ‘hayır’ı duymaya ihtiyacı vardır. Her ‘hayır’da bir hayır vardır. ..Emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  2. Yetiştirdiğimiz kişilerden sorumluyuz. Umarım iyi yetiştirebilmek nasip olur 🪻

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel yazılmış,çok güzel ifade edilmiş kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. İstek ve ihtiyaçlarımızı ayırt edebilmek... Ne kıymetli... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil