Yuvayı Dişi Kuş Yapar…


Yuvayı dişi kuş yapar… Ne kadar da bildik bir cümle. Anlamını bilmeyince sadece bir söz. Ama anlayınca, sorumluluk başlıyor. 

Feyza da annesinden bunu duyarak büyümüştü. Annesi yuvayı dişi kuş yapar, diyordu. Erkek getirir, kadın pişirir. Kadındır, bir aileyi ayakta tutan, alttan alan... Ama hiç, erkeğin yapması gerekenlerden bahsetmezdi…

Feyza da evliliğinde annesinden öğrendikleriyle yol alıyordu. Çekip çeviren, alttan alan… Ama zamanla bir şeyler ters gitmeye başlamıştı. Hasan küsen, çabuk sinirlenen bir adam haline gelmişti. Feyza, haklı da olsa hep özür dileyen taraf oluyordu. O sinirlenmesin, kendine küsmesin diye hatayı üzerine alırdı. Tüm bunlara rağmen, Hasan daha kötüye gidiyordu. 

Yine bir gün çok basit bir nedenden, büyük bir kavga çıkmıştı. Uzun süredir konuşmuyorlardı. Feyza yine, haklı olmasına rağmen, özür dilemişti. Şimdilik barışmışlardı. Hasan’ın de yüzü gülüyordu ancak gerçekten barışmışlar mıydı? Neydi barışmak? Bu evlilikte o kadar çok küsüp barışma vardı ki... 

Küsen, gerçekten kalbi kırılan değil de sadece haklı çıkmak isteyen Hasan'dı. Dolayısıyla Feyza çok iyi biliyordu, çok uzun sürmeyeceğini bu barışma halinin. Birkaç hafta sonra başka bir nedenden problem çıkacaktı.

Deneyimsel Öğreti der ki İlişkilerde denge bozulunca, roller değişir. Anlık hamleler görünürde sorunu çözse de ilerleyen süreçte daha da büyümesine neden olur. 

Feyza’nın her tavizi Hasan’ı daha da asileştirmişti. Oysa Feyza, Hasan’a da birlikteliklerinde biraz rol bıraksaydı… En azından Hasan’ın yapması gerekenleri yapmasına müsaade etseydi… Hata yaptığında, bu hatanın bedelini ödeseydi Hasan… Peki neden yapmadı? Hasan’a kızsa da O’nu kaybetmekten korkuyordu. Öyle diyordu yengesi: "Bunlar biraz da senin hatan kızım…” 

Çektiği yetmiyormuş gibi bir de ailesinden destek göremediğini düşünüyordu Feyza. Yengesini kırmayı hiç istemezdi, kimseyi kırmayı sevmediği gibi… 

Ama içinden, “buldun dayım gibi ince düşünceli, nazik adamı sana konuşmak kolay tabii” diye geçiriyordu. Bu düşünce aklından geçerken, hemen parmağını büküp dişine vurdu: “ALLAH nazarlardan korusun. MaşaALLAH…" 

Onların ilişkisi başkaydı. Dayısı sinirlenince yengesi susar, siniri geçene kadar ortadan yok olurdu. Ama yengesi kızınca da dayısı susardı. Ertesi gün onun gönlünü almak için hediyeler alır, her zaman onu mutlu edecek jestler yapmaya çalışırdı. 

Hiç yengesinin eve tamirci çağırdığı, damacanayı mutfağa taşıdığını görmemişti. Tam bir hanımefendiydi. Bunlar erkek işleri, büyüdüğünüzde siz de böyle yapmalısınız, diye tembihlerdi genç kızları. 

Ama yenge öyle bir masa kurardı ki kraliyet sofrası gibi… Hem elinde hem dilinde güzellik vardı. Bütün işleri o yapardı ama dayıyı da mutlaka sokardı mutfağa… "Canım şu üst raftaki servis tabağına uzanamıyorum; bana yardım ederrr miiisinnn?" şeklinde tatlı tatlı seslenmeler…

Feyza, Hasan'la dayısını kıyasladığında arada dağlar kadar fark vardı. Hasan hep barut gibiydi. Bir de dolap bozulmuş, su bitmiş, şu lambayı değiştirir misin, dese neler olurdu... Hiç cesaret edemezdi Feyza O’na iş buyurmaya. Hem O’na söyleyip bekleyene kadar, kendisi beş dakikada yapıyordu hepsini.

Anneannesini hatırladı. Hep gelinden yana olmaya çalışırdı. Yengem haksız bile olsa "Oğlum kadınlar sinirlenince, erkeğe susup, oradan uzaklaşmak düşer. Bizim hormonlarımız sizinki gibi çalışmıyor ki... Sen haklı olsan bile kadın kısmına gelenler geliyor bazen" diyerek, arabuluculuk yapardı. 

Dayısının olmadığı yerde de yengesini kenara çeker "Kızım erkeğin tövbe Estağfurullah diye evden çıkması büyük sıkıntıdır aslında" der gülerdi göbeğini oynata oynata. Sen de biraz alttan almayı bileceksin. Hadi kalk kocanın sevdiği portakallı kurabiyelerden yap da geldiğinde mis kokusuyla onun da gönlü olsun. Hem sen hiç mi korkmuyorsun bu adam kızıp eve gelmezse diye?" 

"Aman anne ilahi nereye gidecek, 2 saate gelir o bensiz yapamaz" der hem güler hem mutfağa doğru yollanırdı yengesi… 

Canım anneannem, bütün mahallenin psikoloğuydu sanki, diye içlendi. 

Feyza, Hasan'a kızdığında ağzını açıp bir şey söylese, kavga büyürdü hemen. Bazen kapıyı çekip çıkar, günlerce de eve gelmezdi. Kayınvalidesi arayıp onlarda kaldığı bilgisini verirdi neyse ki ama o da bir sürü laf sokardı. Yine susardı Feyza... Zaten adamı delirttim, şimdi bir de annesine yanlış bir şey dersem, hiç gelmez eve, diye korkardı.

Ve öyle bir gün geldi ki Hasan eve bir daha hiç gelmedi…

İnsanoğlu, konfor alanını kaybetmekten korktuğu için, daha çok sarılır kaybedeceğini sandığı şeye. Oysa ki insan bir fark edebilse vazgeçemem dediği şeye, aslında bağımlı olduğunu… “Alıştım ben onun bu hallerine, evlilik böyle bir şey… Biz birbirimizden ayrı yaşayamayız...” 


Yorum Gönder

16 Yorumlar

  1. Ahhh Kaybetmekten korkar insan; yalnız, çaresiz kalmaktan. Oysaki keşke akıl edebilse: insan, ancak RAB’bini kaybettiğinde yalnız ve çaresiz kalır…

    Teşekkürler 🧡

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Emeğinize sağlık, çok hüzel🌺

    YanıtlaSil
  4. Herkesin hayatında yaşadığı sahneler... Yazılarınızda okuyunca insan kendini görüyor adeta. Yavaş yavaş öğreniyoruz inşallah 💐 bu güzel hatırlatmalar için teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. Yazanın ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Kaybetmeden anlayabilmek ne kıymetli, kaleminize sağlık ❤️

    YanıtlaSil
  7. ..gelenler geliyor bazen :)
    Keyifli ve faydalı bir yazı olmuş..
    Kaleminize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  8. Çok çoook güzel olmuş
    Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. RAB bini kaybetmekten korksa insanın başına bunlar gelmezdi... Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Bu güzel yazı için çok teşekkürler, bir solukta okudum..

    YanıtlaSil
  11. Yine doğru bildiğimiz yanlışlar
    Toplum normallerimiz bizi hep aşağıya çeken elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  12. İlişkilerde denge çok önemli
    Teşekkürler 🍃

    YanıtlaSil
  13. Keyifle okudum 🙏🏿

    YanıtlaSil
  14. Cesaret, korku ve kaygıya rağmen adım atabilmek çokkkk önemli !!! Nerede nasıl tepki vereceğini bildiğinde insanoğlu mutlu olabilir. Bunun için de öğrenmek çok kıymetli .. hayatın kurallarını öğreten Deneyimsel Tasarım Öğretisi Eğitimleri iyi ki var. Çokkkk teşekkür ediyorum

    YanıtlaSil
  15. Kaybetmekten korkmak kadar korkunç bir şey yok

    YanıtlaSil
  16. Nasıl da güzel bir paylaşim olmuş. Taviz- bağimlilik- cesaret- denge-bedel....bir çok şeyi içine alan bir yazi. Tesekkurederim, yazanin ellerine sağlık.

    YanıtlaSil